Sabah gazetesinin ekonomi müdürüyken Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ı
"Benim gazetemin birinci sayfası da aynı tutum içinde... Tüm bunlara rağmen Türkiye'nin en iyi
gazetesinde, Türkiye'nin en iyi ekonomi ve gazete sayfalarını yapmaya
devam edeceğiz... İşimizi yapacağız... Balık bilmezse Halik bilir...
Patron görür değerimizi anlar..." diyerek
patrona şikayet eden bir isimdi Oğuz Karamuk.
Ardından gazetenin okur temsilcisi
Yavuz Baydar ile köşesinde kavga eden "bize gazetecilik dersi veriyor" diyerek tepkisini gösterdi ve
"Siz de bilirsiniz ki, bu tip başarılar, genelde diğer yayın organlarında ödüllendiriliyor. Çelme takılmıyor." diyerek özür beklediğini ilan etti.
Bir süre sonra Karamuk'un Sabah gazetesindeki görevlerine son verildi. İddialara göre Karamuk, patronu
Serhat Albayrak'ı Sermaye Piyasası Kurulu'na şikayet ettiği için kovulmuştu.
Gerçek Gündem'in haberine göre kovulmanın ardında yatan gelişmeler şöyle meydana geldi:
Karamuk, gazetenin CEO'su Serhat
Albayrak'ı "kimi hisse senetlerinde spekülasyon yaptığı" gerekçesiyle Sermaye Piyasası Kurulu'na şikayet etti. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın da kardeşi olan
Serhat Albayrak'ın gazete yöneticilerinden biri tarafından Sermaye
Piyasası Kurulu'na şikayet edilmesi Sabah yönetiminde soğuk duş etkisi
yarattı. Çalık Grubu, Karamuk'un SPK'ya yaptığı şikayeti öğrenince Karamuk'un işine son verdi.
Bu iddia ne kadar doğrudur bilinmez. Ancak kısa süre sonra Karamuk, Sabah gazetesi yazarı Süleyman Yaşar'ın eşi Neşe Düzel'in Taraf genel yayın yönetmeni olmasıyla beraber Taraf'a transfer oldu. Karamuk, Nisan ayının sonundan itibaren Taraf'ın gedikli isimleri Demiray Oral, Tuncer Köseoğlu, Ümit Aslanbay ile
"Yazıişleri Müdürü" olarak künyede yer aldı.
Karamuk dün ve bugün İş Bankası ile ilgili bir dizi belgeyi köşesine taşıdı. İlginç olan belgelerin medya ile ilgili içeriği... Onun için kaybolmasın dijital çöplükte diyerek bir kopyasını da buraya alıyorum.
İŞ'te Ergenekon belgeleri
Oğuz Karamuk / TARAF
29.05.2013
İş Bankası Yönetim Kurulu Toplantı tutanakları yakın tarihe
ışık tutuyor. Belgeler Tuncay Özkan’a yönelik soruşturma kapsamında
savcılık tarafından bankadan alınmış. Ak Parti’ye karşı medya
eleştirilerinin en yoğun olduğu dönemde, CHP kontenjanından yönetimde
yer alan Deniz Baykal’ın avukatı Nail Gürman, bankanın kaynaklarının
partisine yakın medyaya kullandırılması için baskı yapıyor. Sadece
siyaset değil ekonomide, her alanda safların belirlenmesi gerektiğini
söylüyor. O günkü Genel Müdür Ersin Özince direniyormuş gibi gözüküyor.
Sonra onun da tavrı değişiyor
Yer İş Bankası Kuleleri, tarih 28 Aralık 2005... Banka Yönetim Kurulu’na CHP kontenjanından giren CHP eski Genel Başkanı
Deniz Baykal’ın avukatı Nail Gürman, Genel Müdür Ersin Özince’ye hesap soruyor. Ak Parti aleyhine keskin muhalefet yapan
Tuncay Özkan’ın Kanaltürk adlı televizyonuna reklam verilmesi için baskı yapıyor. Banka Yönetim Kurulu’ndan itiraz sesleri yükseliyor:
“Kanaltürk bizim aleyhimizde haberler yapıyor, vermeyelim.”Sonuç değişmiyor, CHP’li üyenin dediği oluyor.
Üç ay sonra banka reklam politikasını değiştiriyor ve bir süre sonra Ergenekon davasından dolayı hapse girecek olan
Tuncay Özkan’ın Kanaltürk’üne İş Bankası reklam muslukları açılıyor.
Konuşmalar ilerledikçe CHP’li Nail Gürman’ın sadece reklam değil hemen
her alanda, hatta İş Bankası’nın çocuklar için yaptığı yayınlara kadar
istediklerini yaptırdığı ortaya çıkıyor... Ve İş Bankası’nın olay
Yönetim Kurulu toplantı tutanakları başlıyor...
Tarih: 28.12. 2005
Nail Gürman konuşuyor:“Cumhuriyet
gazetesi az tiraja sahip diye daha az reklam vermek doğru değildir,
bunun gerekçesi yoktur. Bununla ilgili olarak bir başka konu şu. Banka
geçmişte bazı yayın organları ve televizyon kanalları ile bir çekişmede
olmuştur. Bunun bir sıkıntısı vardır. Biz yakın geçmişte bir gazeteyle
bir grupla bu çekişmeyi yaşadık. Sonra sorunlar halledildi. Biz de
reklamımızı veriyoruz, iş yürüyor. Eğer ölçü buysa, bu zararı veren
gazeteyle de hiçbir zaman bir reklam ilişkisine girmemek lazım. Ama
Kanaltürk televizyonunu ihmal etmek mümkün mü? Samanyolu televizyonuna
reklam verirken Kanaltürk’ü nasıl ihmal edersiniz? Bunlar
düzenlenmelidir, düzgün bir şekilde yapılmalıdır.
KANALTÜRK VE VATAN İŞ BANKASI’NA SALDIRDI
Ersin Özince cevap veriyor:Vatan
Grubu da Kanaltürk de bize 2005 yılı içinde çirkin şeklide saldırılarda
bulunan iki yayın organı. (...) Bu yayın organlarının bunu iyi niyetle
yaptıklarını ve bankada mevcut olan bir hatayı, yanlışlığı ortaya
çıkartmak amacıyla yaptıklarını söylemek mümkün değil. Bunu kendileri
bile söyleyemiyorlar. (...) Yalnız bazı ufak farklılıklar var. Bir
tanesine açıklama gönderdik, derhal yayınladı (Vatan). Öbürüne mahkeme
kararıyla zorlukla yayınlatabildik (Kanaltürk). Bir tanesi bankaya değil
daha ziyade hissedarına sataştı. Öbürü her yönüyle bankaya ve
iştiraklerine hakaret etti.
(...) Bunun reklam politikamızla
ilgili yönü nedir? Aslında hangisine önceden reklam veriyorsak o reklam
almaya devam etti. Çünkü onun bir tirajı vardı. Reklam vermeyle teknik
yönden ilintisini hiçbir şekilde arkadaşlarıma kurmadım. Onlar tamamen
belirledikleri ilkeler doğrultusunda, öteden beri olduğu gibi sürdürmeye
devam etti. Onda da bütün çabam, bugün Nail Bey’in ifade ettiği gibi
sonunda Samanyolu gibi yerlere reklam vermek değil. Reklamı verirken
asla kişisel değerlendirmelerle hareket etmiyoruz. Tiraj vs. hususlar bu
kararlarda etkili oluyor.
SAMANYOLU’NA REKLAM YARARLI DEĞİL
Tarih: 30 Mart 2006
Nail Gürman:2006
bütçesi görüşülürken bazı basın yayın organlarına reklam ve ilan
verilmesinin yararlı olmadığını ifade etmiştim. Bunun tersine bazı
organlara da neden verilmediği konusunda zihnimde bir soru belirmişti .
(... ) Samanyolu televizyonuna 150 milyar lira (150 Bin) reklam bedeli
veriyoruz. Bu doğru değildir, bu uygulamadan kesinlikte vazgeçilmesi
lazımdır. Kanal Türk televizyonuna Akbank, Yapı Kredi, Oyakbank gibi
bankalar reklam veriyor da biz hangi gerekçeyle vermiyoruz? O konuda bir
gelişme var mı bilmiyorum, onun için ezbere konuşmuş olmayayım. Çünkü
Sayın Özince’nin bakacağız, inceleyeceğiz diye bir beyanı vardı, öyle
anımsıyorum. Oyle bir hazırlık varsa mesele yok. Ama yoksa da bu
hazırlığın süratle yapılmasını ve gündeme taşınmasını uygun gördüğümü
ifade edeyim. ... Bana göre yapılan yanlışların ve eksiklerin artık
süratle sonunun alınması lazımdır.”
ERSİN ÖZİNCE REKLAM POLİTİKASINI DEĞİŞTİRİYOR
Ersin Özince:Reklam
işini daha önce de bilgi verdiğim gibi çok istatistiki ve aritmetik
değerlere dayamıştık. Burada yapılan konuşmalar, tartışmalar
doğrucusunda bu işi yeniden sorguladık ve mantık değil de sektör
uygulamaları nasıl diye baktık. (...) Esasen biz bugüne kadar kitabi
davranmayıp bunların bir şekilde reklam gelirleriyle desteklenmesi
yoluna gitseydik belki tam tersine destekleyip lehimize lobi
yapabilirlerdi.
(...) Burada herkesin beklentisi aynı, herkes İş
Bankası icrasından para bekliyor. Biz bu konuda sadece istatistiklere
bakarak değerlendirme yapmayacağız. Kanaltürk’e, Haber Türk’e veya
diğerlerine, öbür bankalar nasıl reklam veriyorsa biz de o kadar
bulunalım düşüncesindeyiz.”
Nail Gürman: Bu uygulama ne zaman başlayacak?
Ersin Özince: Hemen. Bugün basında bizim bilanço ilanlarımız yayınlanacak, onlarla başlayabilir.
Caner Çimenbicer (Yönetim Kurulu Başkanı):
Bize hakaret eden, bize kin kusan kurumlara, yayın organlanna reklam
verilmesine karşıyım. Kanaltürk de bunlardan birisi ve kişisel olarak
reddediyorum ve muhalifim.
Nail Gürman: Hiç
kuşkusuz bir basın organının İş Bankası hakkında yaptığı yalan ve yanlış
yayınları desteklemek olanak dışıdır ve bu hiç kimsenin içine sinmez.
Ancak benim içerideki dosyamda var, bunu aramızdaki bir fikir
alışverişinin kanıtı olarak söylemek istemiyorum, ama bunun en taze
örneğini Vatan’da yaşadık. Niye Vatan’a reklam vermeye devam ediyoruz?
Basisen, Tiryakioğlu, İş Bankası, Evcil diye karmakarışık yayınlar
olunca biz Vatan’ın reklamlarını kestik
Ersin Özince: “Kesmedik, onlar kestiğimizi iddia ettiler.”
BEDAVADA BASSA ZAMAN’DA ÇIKAN İLANIN ÖNEMİ YOK
Nail Gürman:Ben
bu tür haberleri dosyamda biriktiriyorum. Fatih Ataylı’nın Hürriyet
gazetesindeyken, ‘Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince’nin bu görevde
ne kadar kalacağını merak ediyorum’ mealinde, bundan yaklaşık bir sene
evvel yayınlanmış bir yazısı var. O zaman niye Hürriyet’e, Milliyet’e
reklam veriyoruz? Bunun sonu gelmez. Diğer taraftan nasıl büyük ortak
için yalan yanlış haber yazıldıysa Cumhuriyet Halk Partisi için de
basında pek çok yalan haberler çıkıyor. Eğer öyle bakarsak, CHP de bu
bankanın bir parçası. Ben size daha evvel kişisel konuşmalarımızda da o
görüşümü aktarmıştım, dediklerinizin hepsine katılıyorum. Kolay iş
değildir. Konuşmalarınızda belirtiniz, Cumhuriyet gazetesinin geçmişten
itibaren Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir yayın organı gibi davranmadığı
tam tersine zaman zaman alıp yere vurduğu da bir gerçektir. Durum
böyleyken bedava da bassa, bir kuruşa da bassa, Zaman’da, Yeni Şafak’ta
bizim bankanın bilançosunun ilan edilmesinin onu okuyanlar tarafından
hiçbir kıymeti olmadığı kanısındayım.
ARTIK EKONOMİDE, SİYASETTE TAVIR BELİRLEME ZAMANI
Onun için
Türkiye ekonomide, siyasette, her yerde yeniden kesin tavırların,
fikirlerin belirlenmesi düzeni içine girmiştir. Biz de bunun tarafıyız.
Onun için benim de hepsine birden kızdığım noktalar var. Ona bakarsanız
hepimiz ona göre davranalım.
Ersin Özince: Biz
aşırı tutucu veya cumhuriyet aleyhtarları yayın organlanna neden reklam veriyoruz,
ne kadar veriyoruz? Mesela bugün bilanço ilanımız çıkacak. 1 milyar
TL’ye (Bin TL) alırsa Yeni Şafak gazetesinde de çıksın düşüncesindeyiz.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük bilançosunu görsünler istiyoruz.
Fakat katiyen ne televizyonlarına ne gazetelerine verdiğimiz rakamlar
ciddi tutarlara varmıyor.
ONLARA REKLAM VERMEYE BEN DE RAZI DEĞİLİM
Arkadaşlanmdan aldığım
bilgiler 6 milyar TL (6 bin) civarında olduğu şeklinde. İsterseniz bu
rakamları bir dahaki toplantıda kime kaç para vermişiz açıklarım. Benim
kesinlikle bunlara bu tutarlarda iş verilmesine bir rızam yok, böyle bir
bilgi de yok. Bütün aleyhtarlığına rağmen Zaman’da yeri geldiğinde iki
cins ilan çıkabiliyor. Çünkü Zaman’ın belli bir tirajı var. Böyle olduğu
için firma destekli Maximum Kart ilanları çıkıyor. Örneğin İstikbal
Kanepe’nin reklamları olabiliyor ve zaten bunun önemli bir bölümünü
İstikbal sağlıyor. Bizim müşteriye şu gazetede çıksın, bu gazetede
çıksın şeklinde yönlendirmemiz olamayacağı için bu tür reklamları mazur
görmek lazım. Sadece İş Bankası olarak verdiğimiz reklamlar ise son
dereca mahduttur ve diğerlerine vermemiz söz konusudur.
Ersin Özince: Hümanistim Tuncay Özkan: Ben vururum
ERSİN ÖZİNCE: Kanaltürk, gibi kanallara öteden beri
sempatiyle baktık. Fakat Tuncay Özkan Bey’in, bu kanalı kurmadan önce
Akşam gazetesinin yayın grubunun başındayken, Bankamız aleyhine doğrudan
yaptırdığı yayınlar olmuştu ve ben bunu astlarıyla da üstleriyle de,
kendisiyle de konuştum. Zaten kendisi de doğruluyor ve “Hayat böyle
Sayın Özince, hayat bir mücadele” diyor. Ben hümanistim dediğimde,
“Ben insanların hümanistliğine, iyiliğine inanmam. Ben size vururum, siz kendinizi korursunuz..
Benim sorunum İş Bankası’yla değil, yönetimiyle. İş Bankası yönetimi
değişmelidir” diyor. Bunu bazı kişilerle paylaşıyor. Söylediğine göre İş
Bankası Genel Müdürü’nü değiştirecekmiş. Geçen genel kurulda olmamış,
bu genel kurulda değiştireceğini söyleyebiliyor. Direkt bu ifadeyi değil
ama buna benzer ifadeleri benim yüzüme karşı da söyledi. Ben de
kendisine, hayatta sizin gibi kimselerden yoruldum, size başarılar
dilerim dedim. Bu konuşmalar gayet nezaket içinde geçti ve sonunda
tokalaşıp ayrıldık. Ama hakikaten böyle insanların, bu makamlarda, böyle
yerlerde oturan insanların ve bu tür siyasetin beni çok yorduğunu ifade
etmek isterim...
NAİL GÜRMAN, İş Bankası’nın Atatürk’ten kalan yüzde
28’lik hissesini temsilen yönetim kuruluna giren üyelerden sadece biri.
Ancak banka yönetim kurulu adeta ona hizmet için toplanıyor. Genel Müdür
ve Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Özince sürekli olarak Gürman’a hesap
veriyor. Bankanın Yönetim Kurulu Başkanı Caner Çimenbiçer ise sessiz.
Toplantıda neredeyse bütün üyeler Gürman’a biat eder gibi...
----------------------------------------------------
Bu bankacıların İŞ’i gücü Cumhuriyet’miş
Oğuz Karamuk / TARAF
30.05.2013
İş Bankası yönetimine CHP kontenjanından giren Deniz
Baykal’ın avukatı Nail Gürman takıntılı bir ısrarla Cumhuriyet
gazetesine ilan verilmesini istiyor. Yeni Şafak ve Zaman’a ilan
verilmesine ise karşı. Bankanın o zamanki Genel Müdürü, şimdiki Yönetim
Kurulu Başkanı Ersin Özince, Cumhuriyet’in reklamlarını yüzde 57
artırdıklarını, ilan yükseltmenin dışında gazeteyi satın almak için
ciddi ciddi uğraştıklarını, kendisinin bu konuyla ilgili birkaç kez
İlhan Selçuk’la görüştüğünü anlatıyor. Özince Yeni Şafak ve Zaman’a ilan
verilmesini yasakladığını kendisi itiraf ediyor. Konuşulanlar bankanın
yönetim kurulunun ideolojik bir yapılanma içinde olduğunu kanıtlıyor
Dün, İş Bankası Yönetim Kurulu’na CHP adına giren Deniz Baykal’ın
avukatı Nail Gürman’ın, Ergenekon davasından tutuklu olan ve o dönem Ak
Parti hükümeti hakkında yaptığı aleyhte yayınlarla dikkat çeken Tuncay
Özkan’a ait Kanaltürk kanalına reklam verilmesi için, yönetime nasıl
baskı yaptığını gösteren konuşmalarını yayımladık. Nail Gürman’ın
baskısına dönemin İş Bankası Genel Müdür Ersin Özince önce direniyor
gibi gözüküp, ardından istenilenleri adeta gönüllü olarak yerine
getiriyordu. Bugün İş Bankası’nın 2005-2007 dönemindeki yönetim kurul
toplantı tutanaklarında bir başka önemli konu olan Cumhuriyet
gazetesiyle ilişkileri içeren konuşmaları yayımlıyoruz.
Toplantılarda
geçen konuşmalar, halen İş Bankası’na ait Milli Reasürans’ın
yönetiminde olan Nail Gürman’ın Cumhuriyet gazetesine daha fazla reklam
verilmesi isteğinin nasıl bitip tükenmek bilmeyen bir ısrara dönüştüğünü
gösteriyor. Ersin Özince’nin ise bankacı halinden pek eser kalmamış.
Cumhuriyet’in reklamlarını bir yılda yüzde 57 artırdığını, Zaman’a,
Samanyolu’na, Yeni Şafak’a adeta reklam verilmesini yasak ettiğini
‘övünerek’ anlatıyor. Tutanakları okudukça, Ersin Özince’nin
Cumhuriyet’e ortak bulmak için uğraştığını, danışmanlıklar verdiğini
görüyorsunuz. Ak Parti Hükümeti’nin iktidara gelişini “Genç subaylar
rahatsız” manşetiyle karşılayan Cumhuriyet gazetesi, arada bankayla
ilgili aleyhte yayınlar yapsa da Özince’nin deyimiyle çok ciddi
‘müzaheret’ yani arka çıkma görmüş. Öyle ki, İş Bankası Yönetim Kurulu,
Cumhuriyet gazetesini nasıl satın alabiliriz diye ciddi ciddi konuşmuş,
plan bankacılık mevzuatı izin vermediği için hayata geçirilememiş.
» 30 mart 2006
NAİL GÜRMAN:
...Özellikle Cumhuriyet gazetesine uzun yıllardan beri hiçbir şekilde
ne kendimiz ne de iştiraklerimiz aracılığıyla bir yardımda, katkıda
bulunmuyoruz.
ERSİN ÖZİNCE: ... Bu mealde
Cumhuriyet gazetesinin çok ciddi müzaheret gördüğünü ifade etmek isterim.
Ben iş prensiplerimle ve bankamızın prensipleriyle ters düşmeyecek
noktalara kadar Cumhuriyet gazetesine fazla reklam verilmesini veya
destek verilmesini savundum. Hatta geçmişte bu gazetenin sahiplik
sorununa çare aranmasında dahi bazı çabalar gösterdim.
Cumhuriyet gazetesi her zaman tirajına göre diğerlerinden daha farklı pay almıştır.
Bunun gerekçesi de okurun niteliğidir. Ayrıca Cumhuriyet gazetesi ile
Hasan Ali Yücel dizisinin basılması ve ücretsiz dağıtılması gibi
müşterek bazı kampanyalar yapılmıştır. Daha birçok konuda kendilerine
fikir verilmiştir, danışmanlık yapılmıştır. Ama
onların
ihtiyaçlarını tümüyle karşılamak bizim imkânlarımız dâhilinde değil.
Özellikle Gürbüz Çapan ve Turgay Ciner beylerle ortaklık yapmaya karar
vermelerinden sonra biz onlara biraz daha mesafeli durduk. Reklam kampanyalarımızda
her zaman tirajdan bağımsız, ayrı bir müşteri kitlesinin gazetesi olarak destekliyoruz.
ZAMAN İLE YENİŞAFAK’IN OKURU CUMHURİYET’İNKİYLE KIYAS EDİLMEZ
Beklentilerini
diğer yayın organlarına yaptığımız esaslarla karşılamamız mümkün değil,
ihtiyaç duydukları desteklerin miktarı onların hissesine düşecek
miktarların her zaman kat be kat üzerinde oldu.
Tabii, ki kabili
kıyas değil ama Yeni Şafak gazetesine veya Samanyolu televizyonuna
verdiğimizden çok daha fazlasını Cumhuriyet’e öteden beri verdik. Ama Cumhuriyetin mali problemleri çok büyük. Bu konu tabii çok tartışılacak bir konu.
» Tarih: 23.01.2007
YAVUZ EGE (CHP kontenjanından atanan yönetim kurulu üyesi):
(...)
Raporda yayın faaliyetleri konusunda bilgi var. Bu bağlamda, geçenlerde
dikkatimi çekmiş olan, 14 Ocak tarihi Cumhuriyet gazetesinde çıkan
Hikmet Çetinkaya imzalı bir yazıdan bahsetmek istiyorum. Cumhuriyet,
POAŞ ve Türk solu başlığını taşıyor. O yazıda bankamızla ve Sayın Genel
Müdürümüz’le ilgili bir takım ifadeler var. “Yıllar önce İş Bankası,
Cumhuriyetin yakın tarihimizle ilgili kitaplarına destek veriyordu.
Fethullah Gülen Atatürk’ün kurduğu bankaya bir rest çekti, destek bir anda kalktı”
diyor ve arkasından “Biliyorum Aydın Doğan’ın İş Bankası Genel Müdürü
Ensin Özince ile arası çok iyiydi” diye bir ifade ile devam ediyor.
NAİL GÜRMAN:
Benden evvel söz alan arkadaşlardan Sayın Ege, 14 Ocak tarihinde
Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazıdan söz etti. Buna bir yanıt
verdik mi veya bir açıklama gönderdik mi veya bir mektupla bunun doğru
olmadığını söyledik mi bilmiyorum.
Bunun yanı sıra, ben
verdiğimiz TV reklamlarını ve gazete reklamlarını izliyorum. Bu sorunun
da yanıtını ilgili arkadaşlarımdan rica ediyorum. Neden Cumhuriyet
gazetesine reklam vermiyorsunuz? En son örnek olarak söylüyorum, Vatan
gazetesi son yayınlarında ileri geri bir sürü haber yazdı, açıklamalar
gönderildi, sonra Vatan gazetesiyle ilgili yayın problemimiz düzeldi.
Neden Cumhuriyet gazetesine reklam verilmiyor?
Bir kişisel karar mıdır, bir toplu karar mıdır, yoksa bu resmi banka
politikamız mıdır? Eğer bir gazete İş Bankası ile ilgili yalan yanlış
haber veriyor diye reklam kesiliyorsa o zaman ben çizelgesini çıkarayım,
bir sürü gazete getireyim önünüze, hepsinin reklamını keselim.
CUMHURİYET’İN REKLAMINI BİR YILDA YÜZDE 57 ARTIRDIK
ERSİN ÖZİNCE:
Sayın Gürman’ın, Cumhuriyet gazetesi ile ilgili sorusunu da bu vesile
ile cevaplamak isterim. Biz prensip olarak hem görsel medyada hem yazılı
medyada hedef kitle ve erişim temel prensipleri üzerine, tamamen
matematik bir model üzerinden yatırım kararını veriyoruz.
Bu
kapsamda Cumhuriyet gazetesinin 2005 yılında 74 bin 500 TL, 2006 yılında
da 117.200 TL payı oldu ve yaklaşık yüzde 57’lik bir artış söz konusu.
Her yıl periyodik olarak bu mecralarla da temas kuruluyor. Bu bağlamda,
önceki hafta kendileri ile bir temas kurulmuş ve gelen kişiler bu
toplantıda memnuniyetlerini ifade etmişler. Onu da belirtmek isterim.”
NAİL GÜRMAN: Bu dönem içinde Zaman Gazetesine, Samanyolu televizyonuna verilen reklam bedeli nedir?
ÖZCAN TÜRKAKIN
(İş Bankası iştiraklerinden Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası’nın
şimdiki Genel Müdürü. O dönem İş Bankası’nda Genel Müdür
Yardımcısıy’dı): Şu anda yanımda yok ama iletebiliriz. Prensip olarak
yoğun olarak planladığımız imaj kampanyası şeklînde yıllık iki büyük
kampanyamız var, ki bunların birisi bilanço döneminde, birisi de kuruluş
yıl dönümünde yayınlanıyor. Sınırlı erişimi olan söylediğiniz tür
kanallardan, genel olarak bu iki kampanyada faydalanıyoruz. Onun
dışında, ağırlığı oluşturan kredi kartı ve bireysel ürünlerle ilgili
reklamlarda pek bu tür kanalları kullanmıyoruz.
NAİL GÜRMAN:
Söylediğiniz matematik dağıtım ölçüsü Zaman gazetesi ile Cumhuriyet
gazetesinin tirajı karşılaştırıldığında nasıl bir sonuç veriyor diye
öğrenmek için sormuştum.
GENEL MÜDÜR ZAMAN’A, YENİ ŞAFAK’A REKLAM VERMEYİ YASAK ETTİ ASLINDA!
ERSİN ÖZİNCE:
Ben Cumhuriyet gazetesi ile ilişkileri detayı ile anlatacağım, fakat
Zaman Gazetesi ile Cumhuriyet’in mukayesesi söz konusu olamaz.
Özcan
Bey (Türkakın) usule uygun cevap veriyor, ama Genel Müdürün o
gazetelere reklam vermeyi yasak ettiğini söylemesi lâzım aslında.ÖZCAN TÜRKAKIN: “Yeni Şafak,
Samanyolu, Zaman Gazetesi gibi kanalları kullanmıyoruz.ERSİN ÖZİNCE: Aritmetik
modeller onlara da reklam vermek gerektiğini gösteriyor. Fakat bunlara
bir tek bilanço büyüklüğü ile ilgili reklam veriyoruz.NAİL GÜRMAN: Sonuçta aritmetik hesabın dışına çıkılabiliyor demek ki.
ERSİN ÖZİNCE:
Bilançonun büyüklüğünü, İş Bankası’nın Türkiye’nin en büyük bankası
olduğunu herkes duysun diye, çok cüz’i birtakım reklamlar onlara da
verildi. Zaten onların reklamları daha ucuz. Fakat onun dışındaki
kampanyalarda bu gazetelere reklam vermedik.
CUMHURİYET VE BRT’Yİ ALABİLİR MİYİZ DİYE BAKTIK
(...) Nitekim geçmişte basın sektörüne girmek dahi
değerlendirilmiştir. Bu heyette bugün söz konusu olduğu gibi geçmişte
basınla ilgili değerlendirmeler yapılmış ve BRT televizyonunu
çalıştırabilir miyiz veya Cumhuriyet gazetesine hissedar olabilir miyiz
gibi konuşmalar dahi yapılmıştır. Geçmiş dediğim de çok uzak geçmiş
değil, yakın bir süre öncesidir.
(...) Buna rağmen Cumhuriyet gazetesiyle zaman zaman çeşitli yakınlaşmalar denedik. Hatta
İş Bankası Cumhuriyet Gazetesini satın alabilir mi
seviyesine kadar, konu bazı kimselerce değerlendirildi. Hatta geçmişte,
Cumhuriyet gazetesi çok büyük problemler içindeyken sayın yönetim
kurulu üyelerimizden de ‘bu konuları değerlendirelim, acaba biz
Cumhuriyet gazetesini alabilir miyiz diye bakalım’ şeklinde temenniler
dile geldi. Fakat
Türkiye’deki yasal mevzuata baktığımızda bunun imkânsız olduğunu gördük.
NAİL GÜRMAN, İş Bankası yönetim kurulunda Ersin
Özince’den hesap sormaya devam ediyor. Toplantılar boyunca hep aynı
soruyu soruyor: “Cumhuriyet’e neden ilan vermiyorsunuz?” Ersin Özince
kayırma, kollama, arka çıkma yaptıklarını anlatsa da Gürman tatmin
olmuyor. İş Bankası’nın 360 milyon liralık reklam ve tanıtım bütçesine
ilişkin görüşmelere Cumhuriyet gazetesi damga vuruyor.
Cumhuriyet’i tarafsız biliyorduk taraflı çıktı!
Ersin Özince: ...Heyette bu konuda bir eğilim
belirtilip (Cumhuriyet’in satın alınması) cumhuriyetin kurduğu gazete
gibi değerlendirmeler yapılınca, ben Sayın ilhan Selçuk’la birkaç kez
bir araya geldim. Basında da galiba sonradan çıktığı şekilde Esas
Holding ile İş Bankası’nın, Cumhuriyet gazetesini birlikte almaları ya
da hissedar olarak girmeleri gazete tarafından çok istendi. Fakat gerek
söylediğim nedenlerden ötürü ve gerekse Cumhuriyet gazetesi hisselerinin
bir vakfın elinde olması nedeniyle bunu gerçekleştirmek mümkün olmadı.
Daha sonra Cumhuriyet gazetesi maalesef bir dönem bizim ikinci büyük
ortağımıza (CHP) karşı da bazı yayınlara girdi. Bu durum muhtemelen
genel başkan değişikliği sırasındaydı. Politik bir gelişme olduğu için o
dönemde özellikle uzak durduk. Gazete ile ilk yakınlaşma önceki sayın
genel başkanın döneminde olmuştu ve Sayın Deniz Baykal’ın yönetime
geleceği sıralarda Cumhuriyet gazetesi çok ilginç bir yayın yapmaya
başladı. Bu bizi şu nedenle ilgilendirdi, tarafsız diye düşündüğümüz
Cumhuriyet Gazetesinin birdenbire ciddi bir taraf olduğunu gördük.