25 Mart 2013 Pazartesi

Milliyet Basın Tarihinde bir ilke daha imza attı(!)

"Başbakan Erdoğan yazmanı istemiyor" denilerek önce zorunlu izne çıkartılan, 15 gün sonra da yolladığı yazı yayınlanmayan ve 15 yıl boyunca emek verdiği gazetesine bir veda yazısı bile yazmasına izin verilmeden kovulan Hasan Cemal, tüm bunlar olurken gazetecilikten ödün vermedi ve herkesin aklındaki soruları sormak için Kandil'e, Murat Karayılan ile görüşmeye gitti.


45 YILIN TECRÜBESİNİ KONUŞTURDU KANDİL'E GİTTİ

Röportajını dün Bağımsız İnternet Gazetesi T24'te yayınlayan Hasan Cemal, 45 yıllık gazetecilik hayatının son 20 yılında çok yakından takip ettiği ve binlerce yazı ile iki kitap yazdığı Kürt sorunda çok önemli bir röportaja imza attı.

22 Mart 2013 Cuma

Başbakan Demirören'e Akif Beki'yi önermiş

Türkiye'nin gözü Diyarbakır'daki Newroz'da Öcalan'ın mektubuna kilitlenmişken, Cengiz Çandar "ben, Abdullah Öcalan’ın ‘deklarasyonu’ndan daha öncelikli olarak, Hasan Cemal’in yazısını bekliyorum. ‘Newroz’dan 48 saat önce, yarın yani salı günü Hasan Cemal’in yazısı çıkacak mı çıkmayacak mı?" diye sormuştu.

O yazı çıkmadı, Hasan Cemal teknik olarak Milliyet'ten kovulmuş oldu. Derya Sazak sanki kendisi kovmamış gibi "Gazetemiz ona her zaman açık" yazdı ama bir veda yazısını bile çok gördü...

Süreci ayrı bir yazı ile ele alacağım ama olayla ilgili suçlanan isim Milliyet'in patronu Demirören ile Başbakan Erdoğan. Başbakan Erdoğan'ın süreçte rolü olmadığını ispatlama görevi Yalçın Akdoğan'a düşmüştü. Akdoğan iki farklı isimle iki farklı gazetede süreci yorumladı ve Demirören'i işaret etti ama medya için yaratılan "korku" atmosferinin sorumlusunun AK Parti ve Erdoğan olduğu da ortada.


Newroz'u Türkiye'de değil de Roj TV yüzünden sorun yaşanan Danimarka ve ardından Hollanda'da geçirmeyi (belki de böyle yaparak gündemdeki ağırlığını azaltmayı planlayan) Erdoğan,   Danimarka-Hollanda ziyaretinin ardından dönüş yolunda gazetecilerle konuştu. Zaman gazetesindeki habere göre "Hasan Cemal'in yazılarına son verilmesiyle ilgili tartışmalara ne diyorsunuz?" sorusuna da cevap verdi.

19 Mart 2013 Salı

Ergenekon mütalaasının tam metni


Ergenekon davasında Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş, 18 Mart 2013 tarihli duruşmada esas hakkındaki mütalaalarını açıkladı.

Savcılık makamı, Emekli Org. İlker Başbuğ, Mustafa Balbay, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın da aralarında bulunduğu 64 sanık için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.

“Ergenekon terör örgütünün varlığının sabit olduğu anlaşılmıştır” denilen mütalaada sanıkların hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs ettikleri ileri sürüldü.

Karşı savunmalarını hazırlamaları için sanık ve avukatlara 3 hafta süre verilirken, duruşma 8 Nisan 2013 tarihine ertelendi.

MÜTALAADA NELER VAR

2 bin 271 sayfadan oluşan mütalaada, Savcı Pekgüzel, delilerden sanıklara ulaşılan soruşturma aşaması, birleşen dosyalar, “Ergenekon” örgütünün varlığı konusundaki deliller ve bunların tartışılması gibi konuların bulunduğunu açıkladı.


MÜTALAANIN TAM METNİNİ BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ







12 Mart 2013 Salı

Gazeteci kovulur mu?

Son günlerde gündem yoğun. "İmralı Zabıtları" haberinden tut, Milliyet'te Hasan Cemal ve Can Dündar'a, hatta Hasan Pulur'a; Hürriyet'te Yalçın Doğan'a, Mehmet Y. Yılmaz'a, Kanat Atkaya'ya yapılan sansür'e dek yazılabilecek çok şey var...

Ama ben geçen haftanın gündeminde önemli yer tutan bir olayın arka planında, pek de önemli olmadığını düşündüğüm, lakin aslında aktörleri için önemli olan bir şeyi yazmak istiyorum.

Gazeteci kovulur mu?

3 Mart 2013 Pazar

Gülriz Sururi ve Ulusalcı kafa yapısı

Bir süre önce, dahil olduğum bir kitap mail grubunda bir arkadaş "Ulusalcı var mı aramızda?" diyerek ilginç bir tartışma başlatmıştı.

Sohbet/Tartışma "ulusalcılık nedir?" ve "ulusalcılık kötü/iyi bir şey midir?" çizgisinde ilerlerken kendi bakış açımı şöyle dile getirmiştim: 

"Benim perspektifim "emek/sınıf" çerçevesinden. Bu açıdan bakınca "Ulusalcılık, temel çelişkiyi sermaye ile emek arasında değil, emperyalizmle milli güçler arasında görmektir."
Peki ulusalcılık bir ideoloji ise, bir ideoloji kötü olabilir mi?  Birey olarak ulusalcılar iyi ya da kötü insanlar olabilir, tıpkı sosyalistlerin ya da liberallerin de iyi ya da köyü insanlar olabileceği gibi. Ama bir ideolojiyi, ahlak perspektifine çekip iyi ya da kötü diyemeyiz. İnsanlar ideolojilerin peşi sıra, 'iyi' olduğu için değil, sorunlarına doğru çözümler önerdiğini düşündükleri için giderler. Ulusalcılar da benzer bir şekilde kendilerinin haklı, önerdikleri çözümlerin doğru olduğunu düşünüyor."

Tanımımın mükemmel olduğunu düşünmüyorum elbette. Ama bütüncül/kapsayıcı olduğu kanısındayım.