27 Eylül 2013 Cuma

Ali Kemal'den Cemal Paşa'ya çarpıcı bir mektup

Günümüz medyası ile doğrudan ilişkisi elbet kurulabilir ama günümüz ile ilişki kurmadan da yeteri kadar dikkat çekici bir mektup okudum bugün.

Ali Kemal, dönemin güçlü ismi Cemal Paşa kendisine arzu ettiği yabancı ülkede memuriyet görevini verdikten sonra,  "Kalem rekabeti, özellikle memleketimizde, her rekabet gibi çirkin ve adidir" diyerek teşekkürlerini dile getirdiği bir mektup yazmış. Yıllar içinde herşey tersine dönecek, Ali Kemal İttihatçılığın kardeşi kardeşten ayıran bir “veba” olarak nitelemeye başlayacak, Milli Mücadele'yi İttihatçı tertibi olarak yorumlayayıp ezmeye çalışacaktır. Ancak bu mektup yazıldığında daha o günlere çok zaman var.

İşte o mektubun çarpıcı hikayesi...


13 Eylül 2013 Cuma

Amazon kurucusu, Washington Post’u neden satın aldı?

Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, hem de servetinin oldukça küçük bir bölümünü harcayarakWashington Post’u satın alacağı açıklaması herkesi şaşırttı. Bezos’un ilk medya yatırımı değil elbette bu. Ama elbette ki, Business Insider için birkaç milyon dolar harcamak ve Reason dergisini çıkaran Reason Foundation’a miktarı açıklanmayan miktar para vermekle, ABD’nin en büyük gazetelerinden birini 250 milyon dolara satın almak arasında haber değeri açısından da fark var.
bezos washington post Amazon kurucusu Jeff Bezos, Washington Postu neden satın aldı?
Bezos’un bu büyük yatırımı Amerikan medya çevrelerinde hem heyecana hem de kaygılı bir bekleyişe neden oluyor. Bunun nedeni de Bezos’un uzun zamandır sıkıntıda olan gazetecilik işine yeni bir iş modeli getirebilecek potansiyel sahip olması. Ama bu konuda dünden beri en çok sorulan soru ise ‘neden?’. Libertaryan eğilimli bir milyarder, neden, kendisinin de daha önce ölmekte olduğu kehanetinde bulunduğu bir işe (kağıt gazete işi) bu kadar çok para yatırır?
‘’Bezos, Post’un çalışanlarına mesajında doğru ve sakinleştirici şeyler söylemiş’’ diye yazan New Yorker yazarı David Remnick ekliyor: ‘’Ama herkesin merak ettiği sorunun cevabı hariç. Sır perdesini aralamamış’’. Bezos, Post çalışanlarına mesajında, gazetenin bütün yönetimini işinde tutacağını, gazetenin günlük işleyişine müdahale etmeyeceğini ve hatta ülkenin Batısındaki Washington’da (eyalet olan) çok sevdiği bir işi ve hayatı olduğu için ülkenin doğusundaki Washington’a (DC) taşınmayı bile düşünmediğini kaydediyor.

11 Eylül 2013 Çarşamba

Savaş dili ve edebiyatı

sex tamy gwiazd sex tamy gwiazd read farm lessons online jab read farm lessons online jab vacation letter for immigration purpose vacation letter for immigration purpose chrstina modedl early videos chrstina modedl early videos mabinogi ap hacks mabinogi ap hacks bd company .netd company .net bd company .netd company .net
Suriye’ye yönelik ‘askeri harekat’ın eli kulağında. Söylenenlere göre, ‘koalisyon güçleri’nce ‘sınırlı bir operasyon’ gündemde. Bugünlerde medyaya her göz gezdirdiğimizde, gemilerden, uçaklardan atılan füzelere ilişkin arşiv görüntüleri, askeri üslere inip kalkan jetler eşliğinde ‘askeri harekat’, ‘operasyon’, ‘hava harekatı’, ‘müdahale’, ‘kuvvet kullanma’ ve benzeri ifadeler okuyup duyuyoruz. Ekranda gördüğümüz ve gerçekte de olacak o şeyi asıl anlatan sözcük ise nerdeyse medyada hiç yer almıyor: Savaş.
Savaş, yerine kullanılan, ‘müdahale, operasyon, hava harekatı, saldırı vb’ sözcüklerle adeta kamufle edilmiş durumda.
abd askeri Savaş dili ve edebiyatıNeden? Çünkü kitleler ‘savaş’tan hiç hazzetmez. Kitlelere bir ‘savaş’ın başladığını hissetirmeden savaşmanın yolu ise ‘müdahale’, ‘operasyon’ gibi hüsnütabirler (euphemism) kullanmaktır.
Aslında, savaşı kamufle trendi İkinci Dünya Savaşı ile başladı. İkinci Dünya Savaşından sonra ‘ordu’ların adı bir anda ‘savunma güçleri’ ya da ‘silahlı kuvvetler’ oldu. Savaş Bakanlıklarının (Harbiye Nazırlığı- Ministry of War) adı da doğal olarak Savunma Bakanlığına (Ministry of Defence) dönüşüverdi.  Yani, Savaş Bakanlığının adının, George Orwell’ın 1984 romanındaki gibi ‘Barış Bakanlığı’ olmasına ramak kalmış durumda.
‘Taarruz’ sözcüğü ‘operasyon’ oldu bu süreçte. Savaş bölgesinin adı da ‘operasyon bölgesi’ne dönüştü. Küçük ölçekli bombaların adı ‘patlayıcı madde’ olurken, büyük ölçekli bombalar artık ‘stratejik silah’. Ordular ya da silahlı birlikler arasında silahlı çatışma yaşanmıyor artık, ‘sıcak temas’ kuruluyor. Savaşta sivil ölümleri ise ‘collateral damage (tali zayiat)’ oldu. Ne var ki günümüzdeki savaşlarda ölümlerin yüzde 90’ı bu şekildeki sivil ölümleridir. Yine de bunlar hala ikincil zayiat.
Ordular, ‘operasyonda’ sıcak temas sağladıkları düşmanları ise artık ‘öldürmüyor’. Ya elimine ediyorlar, ya etkisiz hale getiriyorlar, ya da nötralize ediyorlar.
İşkencenin(torture) adı ‘abuse (istismar)’ oldu. Uluslararası hukukun yasakladığı işkenceli sorgunun adı da, yine ‘enhanced interrogation’a(etkin sorgulama) dönüştü.
Ve elbette, düşman askerinin adı da ‘düşman savaşçı (enemy combatant)’ veya düşman unsurlar artık. Çünkü, savaştığınıza ‘asker’ derseniz, ona Cenevre sözleşmesi haklarından, kriminal bir tabir kullanırsanız, hukuksal haklardan yararlanma hakkı tanımak zorundasınız.
‘Psikolojik savaş’ da hakkında oluşan büyük antipatiden sonra emekli oldu ve yerini yavaş yavaş ‘enformasyon operasyonu’na bıraktı.
Gerçek şu ki, savaşın ilk zayiatı ‘gerçek’tir. Savaştaki en güçlü silah da yalandır. Bismarck’ın da dediği gibi, ‘’seçimden önce, avdan sonra ve savaş sırasındaki kadar yalan söylenen başka zaman yoktur’’. Yenilgiler bile bu dilde bir zafermiş gibi anlatılır. Japon imparatoru Hirohito, 3 milyon Japon öldükten, 2 atom bombasından, felakete dönüşen işgallerden sonra ülkesinin teslim olduğunu şu cümle ile ilan etti: Savaş, artık Japonya’nın çıkarına değil’’.
George Orwell, “Politics and the English Language” adlı klasik eserinde, savaş ‘hüsnütabir’lerinin, ‘’yalanlara gerçekmiş görüntüsü vermek ve öldürmeyi saygın hale getirmek için’’ yapıldığını yazıyor.
Orwell’ın 1984 adlı klasik romanındaki Okyanusya Devleti’nin bütün duvarlarında, ‘Savaş Barıştır!Özgürlük KöleliktirBilgisizlik Kuvvettir!’’ sloganı yazılıdır. Okyanusya’nın düşmansız kalmamasını sağlamak için Barış Bakanlığı (Ministry of Peace), özgürlük gibi yıkıcı istekleri bastırmak için Sevgi Bakanlığı (Ministry of Love) ve ahaliyi zararlı bilgilerden korumak için Gerçeklik Bakanlığı (Ministry of Truth) tesis edilmiştir.
‘’Sadece düşünce dili ifsat etmez’’ diyor Orwell ve ekliyor: ‘’Dil de düşünceyi ifsat eder’’.
‘Müdahale’ veya ‘harekat’ değil bu, ‘savaş’.

9 Eylül 2013 Pazartesi

"Burada yerimizde kalacağız!"

Embros gazetesi 6/7 Eylül olaylarında matbaası zarar gördüğü için sekiz gün yayın yapamadı. Aşağıdaki metin, Embros’un tekrar yayına başladığı 15 Eylül 1955′te yayımlanan başyazısı. 
Burada, yerimizde kalacağız. Kiliselerimizi yeniden yapmak, ölülerimizi gömmek, okullarımızı, işyerlerimizi, evlerimizi toparlamak için düştüğümüz yerden doğrulacak ve yerimizde kalacağız. Doğduğumuz, büyüdüğümüz, dedelerimizin ve babalarımızın şimdi kırık dökük de olsa mezarlarının bulunduğu bu ülkede kalacağız kırık mezarlardan, harabeye dönmüş kilise, okul, dükkan ve evlerimizden yeni bir dünya yaratacağız. Sebat ve cesaretle o harabelerin arasında yine yaşantımızı düzene koyacağız.
Sesimizi yükselteceğiz ve başımıza gelen bu felâketin gelmemiş olması gerektiğini haykıracağız. Üzerinde yaşamakta olduğumuz ve bizim de vatanımız olan bu ülkede rehine ya da esir olmadığımızı ve bazıları bizi kovmak istiyor diye gitmek zorunda olmadığımızı haykıracağız. Burada kalacağız. Büyük bir çınarın toprağı kökleri ile sarması gibi, bu ülkede köklerimiz olduğunu devamlı söyleyeceğiz. Dallarımızı budayabilirler ama yaşlı ağacımızın köklerine kimse ulaşamaz.
Bizler bu ülkede lütuf ve keyfi kararlarla kalmıyoruz. Kalmaya hakkımız olduğu için buradayız. Devletin bizi korumasını istemiyoruz. Ancak bu ülkenin vatandaşları olarak devlet kavramının korunmasını istiyoruz.
Güvenlik olmayan bir ülkede devlet kavramından söz edilemez Türk devleti var oldukça onun içinde bizler de olacağız.
Yaşadıklarımızı unutacağız ve burada kalacağız. Ancak yarınımız için garanti istiyoruz. Tanrı’nın manevi desteği ve devletin koruması ile Rumlar kısa zamanda kendilerini toparlamayı başaracaklardır. (BİANET)