22 Mayıs 2013 Çarşamba

AK Parti iktidarları iftiharla sunar Yaslıada Alışveriş Merkezi

Gerçekten de geçmişin çizgisini sürdürmek istemeyen bir toplumun ‘unutma-hatırlama’ ikiliğinden ‘hatırlama’ yönünde hareket etmesi gerektiği açık. Peki hatırlayalım da, neyi hatırlayalım?

Bugün bu konuda çalışan bilim adamlarının ezici bir çoğunluğu, esas olarak geçmişteki haksızlıkların, mağduriyetlerin hatırlanmasına ağırlık verilmesinden yana. Çünkü, Adorno’nun dediği gibi geçmişi bastırmak ve hatırlamayı engellemek, kurbanları ikinci kez kurban etmek demek. İşte bu yaklaşım, insanlık tarihinde çok yeni bir durum, çünkü bugüne dek toplumsal/ulusal hafızanın kurgulanması, ya kahramanca bir geçmişi referans alarak, ya da bizzat faillerin kurban-mağdur rolünü benimseyerek yapılırdı. Halbuki günümüzün ‘geçmişle hesaplaşma’ politikalarının esasını, bir ulusun kendini kabahatleri üzerinden tanımlaması oluşturuyor.
Ayşe Hür, Taraf gazetesindeki köşesinde 05.10.2008 tarihli yazısında böyle diyor, Hatırlamak ve Unutmak üzerine...

Adnan Menderes, idam edilen bir Başbakan olarak Türkiye'nin geçmişindeki en "hatırlanır" siyasi aktör aslında. (Sağcı) Siyasetçiler yıllarca, onun idam edilmesinin ekmeğini yedi bile denilebilir. Hatta sırf soyadı Menderes olduğu için siyasete atılan iki oğlu olduğunu hatırlamak bile yeterli. (Uzun uzun yazmayalım ama es de  geçmeyelim, benzer bir durum İnönü soyadı için de geçerli)

DEMOKRASİNİN YILDIZLARI

Gelelim Menderes'in ekmeğini AK Parti'nin nasıl yediğine...  

Muhtemelen arkasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek'in olduğu Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı'nın Demokrasinin Yıldızları afişlerini/gazete ilanlarını mutlaka hatırlarsınız.

Ekşi sözlük'te lego nicknameli kullanıcı
"marx - engels - lenin tadında sıraya dizilmiş boncuk taneleri, reklam stratejisini öğrenciliğinde solcularla takıldığı için eski tüfek sıfatını edinmiş bir reklamcının çıkarttığı tahmin edilebilir. insanlarla dalga geçmenin sokağa düşmüş versiyonu, sokaktaki ilana bakana "sende ne hafıza var ne akıl o yüzden böyle yalanlarla aklını alırım ben" deme cüretidir." yazmıştı bu ilan/posterler için. Katılmamak elde değil.

Ben ise şöyle sorgulamıştım o ilandaki isimleri ve eksikleri:
turkiye gonullu tesekkuller vakfi'nin verdigi afişlere göre üç kişidirler bunlar... adnan menderes, turgut özal ve recep tayyip erdoğan.

menderes demokratik bir seçimle gelip demokrasinin köküne kibrit suyu döken ve bu nedenle de türk silahlı kuvvetlerinin tekrar demokrasi getirmek zorunda kaldığı bir isim. her ne kadar partisinin ismi demokrat parti ise de ne kadar demokrat olduğu tahkikat komisyonlarından; anamuhalefet partisi chpnin malvarlıklarına el koymasından; ispat hakkı isteyen kendi partisi mensuplarıyla bile ismail hakkı mı? şeklinde alay etmesinden; örtülü ödeneğin yandaş gazetelere harcanıp çarçur etmesinden; kore dağlarında amerika için ölüme yollanan 5000 mehmetçikten belli. daha fazla anlatmaya gerek var mı?

özal'ın demokratlığı da tartışılmaz. birleşik devletlerin our boys diye tanımladığı cunta'nın başbakanlık müsteşarı; eski siyasilere seçim yasağı devam etsin diye meydan meydan dolanan başbakan; abd'nin hiçbir söznden çıkmayan bir türk politikacısı; ortadoğu batağına saplanmayı bir koyup üç alma diye tanımlayan bir demokrasi aşığı; yapıp ettikleriyle çankayanın şişmanı işçi düşmanı sloganını yaratan lider; sansür sürgün kararnameleri ile ülke yöneten, meclisi işlevsizleştiren bir başbakan.

erdoğan'dan söz etmiyorum bile... ama şu gönüllü teşekküllere sormak istediğim bir şey var?
 
türk demokrasisinin diğer temel direkleri nerede?

mesela o afiş ve ilanlarda bir süleyman demirel neden yok? yollar yürümekle aşınmaz; bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz gibi veciz ifadelerle demokrasi aşkını ilan etmemişmidir sayın demirel.

ya da başbuğ alpaslan türkeş ta 1944'den beri bir demokrasi savaşçısı değil midir? davadan döneni vurun emri bir demokrasi mücahidinin ağzına bu kadar mı yakışır.

başka bir isim, prof. dr. tansu çiller neden yoktur o afişlerde? tüm hatalarına rağmen duru türkçesi ile, gözyaşları içinde bir konuşma yapan maskeli leydi yakışmaz mıydı o afşilere? susurlukçu özel timcileri sahiplenişi, katliam sanığı uyuşturucu kaçakçılarını devlet için kurşun atanlar olarak tanımlayan sayın çiller ve kocası o afişe en çok yakışan isimlerden.

beyaz enerji ile, karayolları yolsuzlukları ile, kardeşinin yapıp ettikleri ile bir mesut yılmaz o afişte neden yoktur peki? poker masasında çekilmiş bir fotoğraf karesi o afişe yakışmaz mıydı?

hadi diyelim bu isimlerin hepsine yer verilemedi, ama bizim huzur dolu uykumuz için bin operasyon yapan, uyuşturucu tacirlerine sahte emniyetçi kimliği veren, çatlıların çakıcıların abi diye hitap ettiği, katliam sanıklarının cezaevinden çıkar çıkmaz nikah şahidi olarak çağırdığı, eline bulaşan pislikler ortaya çıkınca apar topar istifa etmek zorunda kalan; sonra ne yaptımsa devle için yaptım ama yaptıklarımın hepsi devlet sırrıdır diyen bir mehmet ağar neden yok o afişlerde?
Nereden nereye... Menderes diyorduk halbuki. Geri dönelim yine konumuza.

Bir süredir Menderes'in yargılandığı Yassıada ile ilgili AK Parti hükümetinin yapmayı planladığı bir düzenleme var. Orayı bir "Demokrasi adası" haline getirmek. Demokrasi kelimesi de o kadar çok tekrar ediliyor ki, "her çok tekrar edilen şey gibi içi boşalıyor... Tekerrür, bağlamı da unutturuyor elbette." 

AK PARTİ İFTİHARLA SUNAR: YASLIADA ALIŞVERİŞ MERKEZİ

Bakalım AK Parti hükümetinin Başbakanı iki yıl arayla o proje için neler demiş, proje nasıl bir dönüşüm geçirmiş:

28 Mayıs 2011:   Yassıada'yı AK Parti olarak ustalık dönemimizde 'Yaslı Ada' olmaktan çıkarıyoruz. Önümüzdeki hafta içinde İstanbul'da yapacağımız bir lansmanla Yassıada'nın yaslı ada olmaktan nasıl çıkarılacağını anlatacağız. Kültür Bakanlığı'na burayı devretmek suretiyle yeni bir süreç başlayacak. Ve orası artık barışa, özgürlüklere, demokrasiye özlemi olan, düşüncesini, fikrini, inancını sergileyenlerin el ele olacağı bir ada haline geliyor. Bunu müjdeliyorum.
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/05/28/yassiada-artik-yasli-ada-olmayacak
10 Mayıs 2013: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildiği 'Demokrasi adası' dönüşümü için devlet ihaleye hazırlanıyor. İhale öncesi açıklama yapan Başbakan Erdoğan, yakın zamanda bu adaları uluslararası kongrelerin yapılacağı, konferansların verileceği adalara dönüştüreceklerini söyledi. Kongreler için adalara gelenlerin buralara inşa edilecek otellerde konaklayacağını belirten Erdoğan, yatırımcıları da ihaleye davet etti. İhale için son hazırlıkların yapıldığı Yassıada ve Sivri Ada'da kongre merkezleri ve otellerin yanı sıra villalar da yapılacak. İhaleyi Kültür ve Turizm Bakanlığı gerçekleştirecek. Adalarda kafe, restoran ve butik alışveriş merkezlerine de yer verilecek.
http://ekonomi.bugun.com.tr/devler-yassiada-icin-yarisacak-haberi/621359


Yukarıdaki karikatür bir kaç hafta önce Uykusuz'un kapağında yayınlandı. Taksim Topçu Kışlasına yapılacak AVM tartışmaları ekseninde... 

Dün buldozerler Emek sinemasının içinde bulunduğu Serkil Doryan (Cercile D'Orient) binası dümdüz edildi. Binanın olduğu yere tabii ki bir AVM yapılacak. 

İstiklal Caddesi üzerinde oturumu onaylı projesine aykırı olarak genişletilen, kat yüksekliği binanın onaylı projesine aykırı olarak 2 misli arttırılan, Kaçak olarak çekmek kat yapılan ama tüm bu usulsüzlüklere rağmen faaliyete geçen Demirören AVM inşaatıyla birlikte duvarları ve kirişlerinde çatlaklar oluşan ve yıkılmanın eşiğine gelen 417 yıllık Ağa Camii'nde restorasyon 'kaynak eksikliği' nedeniyle durdu.

Anlaşılan o ki Türkiye kocaman bir AVM olmadıkça AK Parti Hükümetleri rahat edemeyecek.

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder