23 Mayıs 2013 Perşembe

Emin Çölaşan'ın minik kuşu kim?

Emin Çölaşan bir dönem Türkiye'nin en çok dikkat çeken köşe yazarıydı. Röportajlar yapmayı bırakıp kendisine Hürriyet'te tahsis edilen köşesinde bol küfürlü, ilginç enformasyonlar ile süslü yazıları ile stotükonun güçlü temsilcilerinden biriydi.

Doğru düzgün bir analize ve gazeteciliğe başladığı günden Hürriyet'teki köşesini kaybetmesine kadar geçen dönemin yeni baştan yorumlanmaya ihtiyacı var (Yalçın Küçük gibi yazdım farkındayım...)

Çölaşan'ın "minik kuş" adıyla andığı bilgi kaynağının kimliği her zaman merak konusu olmuştur. Benim şahsi görüşüm, onun bir kişi olmadığı, başlangıçta tek bir kişiyse de sonrasında gelen bilgi ve dezenformasyonların tamamının "minik kuş" adıyla tek bir güce maledildiğini tahmin ediyorum.

Türkiye'de internetin gücünü en önce tespit eden isimlerden Mehmet Eymür'ün son günlerde atin.org yerine yazdığı bir site var: "son.tv".

MİT eski yöneticisi Eymür, son.tv'de yazı yazıyor, yorum yapıyor. Bir de tıpkı atin.org gibi bu siteyi de mücadelesinde bir silah olarak kullanıyor.

Son günlerde kendisine bir internet sitesinden yöneltilen eleştirilere kızmış o eleştirilerin yazarı Ünal İnanç hakkında bir dosya açmış bugün.

Benim ilgimi çeken, eski (!) bir gazeteci hakkında yaptığı ithamlardan çok, (ne de olsa Eymür bir istihbaratçı, bir şeyi yazıyorsa altında bir neden olduğu için yazıyordur. Verdiği bilgiler kadar vermedikleri, gizledikleri, çarpıttıkları da olabilir. Yazdıklarını o perspektiften okumak lazım) Ünal İnanç hakkında sarfettiği "Emin Çölaşan'ın minik kuşu" tanımı...

Yazının tamamı burada. Kaybolmasın dijital çöplükte diye buraya bir kopyasını ekliyorum:



LAZIMLIKLI DUAYEN GAZETECİ

Onu ilk 70’li yıllarda takip memurlarının çektiği resimlerden tanımıştım. Aydınlık gazetesine bilgi taşıyordu.

Ruhsal İhanet
Onu ilk 70’li yıllarda takip memurlarının çektiği resimlerden tanımıştım. Aydınlık gazetesine bilgi taşıyordu. Ankara’dan İstanbul’a giden tirende uyurken takipçilerin aldıkları küçük el çantasında, Aydınlıkçılara götüreceği MİT mensuplarına ait resimler ve bilgiler çıktı.

Sonra Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar vasıtasıyla özür dileyip yakınlık ve dostluk kurdu. Zaman-zaman bana gösterdiği dostluklarını, Teşkilata verdiği hizmetleri inkar edemem. Ancak ruhsal yapısı itibarıyla hep ikili oynadığından ve her zaman kendini dünyanın akıl merkezi gibi gördüğünden hiçbir zaman güvenilir bir dost olamadı. Bu sebeple birkaç kez ikazdan sonra ilişkimi kestim.
.

.
Ergenekon Davası Sanığı
Duayen Gazeteci Ünal İnanç, Ergenekon davasından gözaltına alınınca hiç garipsemedim. Yine de ailesinin bile dayanamayıp terk ettiği bu 75 yaşındaki kişi hakkında bir şey söylememeyi yeğledim.

Herhalde hastalıkları ve kilosu nedeniyle alaturka tuvaletlere giremediği ve lazımlıklı sandalyeye ihtiyacı olduğu için tutuksuz yargılanıyor. Ancak lazımlık değil, vidanjör taksalar bile onun içini temizlemek mümkün olmaz. Baktım yine “AYKIRI HABER” isimli internet sitesinde birlikte yaşadığı Deniz Bilgen Çakır isimli yardımcısı ile bana veriştirmeye çalışmış…

Dağıstan Asıllı
Ünal İnanç 1938 yılında doğan, Dağıstan asıllı bir ailenin oğlu. 1959 yılında Akis Dergisi'nde muhabir olarak basın camiasına katılmış ama gazetecilik haricinde her işe bulaşmış. Otomobil hırsızlığından ceza yemiş, hapis yatmış, Bakırköy Akıl Hastanesi’nde bir süre tedavi görmüş ve 1974 yılında çıkan af kanunundan yararlanarak serbest kalmış.

Arazi Bekçiliği
Bir süre silahlı adamları ile Kemal Derinkök’ün arazisine sahip çıkmış, hatta Dündar Kılıç ve adamları ile çatışma noktasına kadar gelmişler. Bir dönem de Ankara Kumrular sokakta Sanço Panço meyhanesini işletmiş, para kazanamadığı için meyhaneyi kapatmak zorunda kalmış. Bir zamanlar ‘balet’lik bile yapmış. Cüssesine bakmayın, o Emin Çölaşan'ın 'minik kuşu'.
.

Minik Kuş’un Biyografisi

Ünal İnanç Akis, Anka, THA, Vatan, Millet, Milliyet, Ayrıntılı Haber, Dünya, Söz, Sabah ve benzeri yayın organlarında çalışmıştır. Hazırladığı haftalık Aykırı Haber programı STV, ART, Kanal 6 ve Ulusal Kanal'da 300'ü aşkın bölüm olarak yayınlanmıştır. Türkiye ve Terör, Terör Örgütleri ve Ansiklopedik Sözlük, Bilinmeyen Sol, Doğudaki 15 Grup, Apo, PKK ve Saklanan Gerçekler (İmralı'da Neler Oluyor), Lazımlık gibi kitapları vardır.

Hayırsever Gazeteci
Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derneği ile Türkiye Gaziler Vakfı ve Çocukları Suç ve Suçlulardan Koruma Vakfı da Ünal İnanç’ın başkanlığını yaptığı vakıflar. Ünal İnanç bu dernek-vakıf faaliyetlerini güzel bir şekilde kullanıp paraya çeviriyor. Keza Ünal İnanç'ın yöneticiliğini yaptığı “Şirinoğlu Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi” de "Ermeni Cemaat Başkanı" Bedros Şirinoğlu’nun kardeşi Berç Şirinoğlu’na ait. Berç Şirinoğlu ayrıca “Şirinoğlu Factoring” şirketinin de sahibi. Ünal İnanç Berç Şirinoğlu’nun Sarıyer’deki müstakil bir evini de eline geçirmiş, İstanbul’a geldikçe orada kalıyor.

Saygıdeğer Başkan
Dikkatimi çeken bir husus Berç Şirinoğlu’nun Ünal İnanç’a çok saygılı ve “Başkanım” şeklinde hitap etmesidir. Bunu iddianamedeki belgelerde görmek mümkün. Acaba Berç Şirinoğlu Ünal İnanç’ı gazeteci değil de yetkili resmi bir görevli olarak mı tanıyor? Veya biz mi Ünal’ın resmi görevini bilmiyoruz?

Gazi Olayları
Şimdi kimin söylediğini hatırlamıyorum. Ünal İnanç’ın Gazi Olayları sırasında İstanbul’da olduğu ve motosikletli birtakım kişileri organize ettiği belirtilmişti. Ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ama evine eski KGB görevlileri dahil her cins insanın girip çıktığı, yatıp kalktığı bir gerçek. Gazetelere yansıyan bazı faaliyetlerini de dikkate alınca bunun doğru olabileceğini düşünmeye başladım. Benden şimdilik bu kadar. Sözü bazı gazete haberlerine bırakalım:

Zeytinburnu'nda çifte cinayet - Hürriyet, 05-11-2000
Zeytinburnu'nda, dün sabah saatlerinde, iş ortağı Cengiz Batur ile birlikte başından tek kurşunla vurularak öldürülmüş halde bulunan Nida Finans'ın sahibi İzzet Damar'ın, eşine, 'Şirinoğlu Factoring'le bazı sorunlarım var. Bana birşey olursa, bu belgeleri polise ver' diyerek, arkasında bir torba belge bıraktığı ortaya çıktı. Polis, İzzet Damar'ın otomobilinde bulunan, içinde kısaltma isimlerle, para transferlerinin yazılı olduğu belgeler ele geçirdi. İki ortağın, 9 yıl birlikte çalışıp, 20 gün önce ayrılmaya karar verdikleri Şirinoğlu Factoring'in sahipleri Berç Şirinoğlu, ağabeyi Bedros Şirinoğlu ile şirkette çalışan dört kişi gözaltına alındı. Cinayet Büro Amirliği ekipleri, olayın cinayet mi intihar mı olduğunu anlamak için geniş çaplı soruşturma başlattı.

Bedros Şirinoğlu Bilmecesi - SonSayfa 22-04-2010
Adı Sahibi Olduğu Factoring Şirketiyle Anılan Bedros Şirinoğlu'nun Bir de Stratejik Araştırma Merkezi Var. Araştırma Merkezinin Başında İse Gazeteci Ünal İnanç Bulunuyor. İnanç, Ergenekon Davası'nın Sanıkları Arasında. İnanç Şemdinli Davası'nın Kilit İsmi Ali Kaya'ya da "kefil" olmuştu...

"Ali Kaya iyi çocuktur"
Merkez 2001'in sonlarına doğru kurulmuş. İçinde 55 bin kitap ve bir o kadar da belge barındırıyor. Bu belgelerin arasında TBMM tutanaklarının tamamı, Milli Kütüphane'nin tüm kayıtları da yer alıyor. Yani sıradan bir merkezle karşı karşıya değiliz. Şirinoğlu Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin daha sonra yapılan açılışını da zamanın 1. Ordu Komutanı Em. Org. Hurşit Tolon yapmış. Şimdi Ergenekon Davası'nın sanıkları arasında olsa da o zaman sözü-sazı dinlenen bir isimdi Hurşit Tolon ve merkezin açılışında da ayaküstü de olsa gazetecilere AB karşıtı açıklamalar yapmıştı. Merkezin açılışından kısa bir süre önce Türkiye, Kıbrıs'la ilgili ek protokolü imzalamıştı. Tolon da bu ek protokolün imzalanmasına tepkiliydi. Sadece seminer ve toplantılar düzenlemekle yetinmiyor faaliyetlerini gençler ve gaziler üzerinde yoğunlaştırıyordu. Bir taraftan da daha sonra “Cumhuriyet Mitingleri” adını alacak olan toplantıların ilk adımlarını atıyordu. Tandoğan’da ilk miting, merkezin başkanlığını yürüten Ünal İnanç tarafından 28 Ekim 2006’da yapıldı. Kendi ifadesiyle “Mitingde asılan bayrakların sayısı katılanların 10 katı” olmuştu. Ünal İnanç ve başkanlığını yaptığı merkez her yıl “Yurttaşlık Ödülleri” veriyordu. Bu ödülleri sırasıyla önce Hurşit Tolon, ardından da o zamanın Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay aldı. İnanç’ın en yakınındaki isimlerden bir diğeri de Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’dü. Gözlerden uzak bir hayat süren Bedros Şirinoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilince bir anda gündemin birinci sırasına yerleşti. Biz de kısaca Şirinoğlu’na Şirinoğlu’nun ilişkilerine bir göz attık. Bulduklarımız göz açacak cinsten… Kaynak: Yeni Aktüel

Komisyondan para isteyen gazeteci - Haberciler, 20-05-2003
www.nethavadis.com'un haberine göre, STV kanalında program yapan Ünal İnanç'ın, Komisyon'a para karşılığı belge verebileceğini söylediği ortaya çıktı. Daha önce Komisyon'da uzman sıfatıyla çalışması öngörülen ancak elindeki belgeleri para karşılığı vereceğini söyleyen İnanç, Komisyon'dan uzaklaştırıldı. İnanç'ın Komisyon'dan para istediği tutanaklara da geçirildi. Elinde oldukça geniş çaplı bir belge koleksiyonu olan İnanç'ın, daha önce de aynı talebi AK Parti'ye yaptığı ortaya çıktı. AK Parti'den olumlu yanıt alan İnanç, 30 milyar karşılığı partiye belge verdi.

OMON Birlikleri kuracaklardı – SonSayfa 23-01-2009
Ergenekon fırtınasının estiği ve Türkiye'nin dört bir yanında operasyonlar yapıldığı 11. Dalga'da en gizemli isimlerden biri Ünal İnanç'tı... Ergenekon Operasyonu'nun 11. Dalgasında gözaltına alınan emekli gazeteci Ünal İnanç'ın özellikle sokak çocuklarıyla ilgilendiği belirlendi. İnanç'ın Sokak Çocukları'ndan oluşan "OMON BİRLİKLERİ" kurulması yönünde çalışmalar içinde olduğu belirlendi. İnanç'ın bu konuda yakın çevresine detaylı anlatımlarda bulunduğu öğrenildi. Rusya'da son derece geniş yetkili ve girdikleri yeri yok etmeleriyle bilinen, hiçbir kural ve kanun tanımayan OMON BİRLİKLERİ, özellikle Çeçenistan'da yaptıkları insanlık dışı uygulamalarla gündeme gelmişti.

Türkiye'nin yargı ve polis adliye alanlarındaki en kıdemli gazetecisi olarak gösterilen Ünal İnanç'ın, sokak çocukları üzerine özel çalışmalar yaptığı, suçlarla mücadele de, sokak çocuklarından oluşan bir ağ düşündüğü belirlendi… Kaynak: Aktifhaber.com

1 yorum:

  1. Ziya ul Hak ve Noam Chomsky Türkiye’ye ilk geldiklerinde Muhammed Ali Clay gibi karşılanmışlardı. Ziya’nın açtığı yolda bugün Abdelfettah el-Sisi yürümektedir. Chomsky ise NATO'nun Türkiye’ye askerî müdahalede bulunması gereği üzerine F. Gülen ile hemfikirdir. Şu iki saptamayı Sn. ÇÖLAŞAN'ın yapması gerekmiyor mu?

    YanıtlaSil