25 Kasım 2015 Çarşamba

"Oya Tokgöz ve Öncü Doktora Tezleri" Belgeseli'nin düşündürdükleri

Türkiye'de iletişim eğitimi denilince akla gelen ilk isimlerden biri şüphesiz Oya Tokgöz.

Özgeçmişinde akademik kariyerini şöyle anlatıyor 'sevgili' hocam Tokgöz: 

"Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi giriş sınavını üçüncülükle kazanarak, Siyasal Bilgiler Fakültesinde okumaya hak kazandı. 1964 yılı Haziran ayında uluslararası ilişkiler bölümünden (o zamanki adıyla siyasi şubeden) mezun oldu. 

Birkaç yıl TRT Genel Müdürlüğü Haber Dairesinde çalıştıktan sonra, kazandığı UNESCO bursuyla ABD’deki Boston Üniversitesi School of Public Communication’dan 1969’da M.S in Journalism derecesini alarak mezun oldu. Kasım 1969’da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okuluna asistan olarak girdi.

1970’li yıllarda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde yapılan ilk beş iletişim doktorasından bir tanesini 1972 yılında tamamlayarak, siyaset bilimi doktoru ünvanını aldı." 

Onunla birlikte doktora yapan diğer isimler ise  Ünsal Oskay, Aysel Aziz,  Uygur Kocabaşoğlu ve Nilgün Abisel'di. (Hocanın özgeçimişine bu linkten bakabilirsiniz.)

Hıfzı Topuz'un katıları ile açılan Türkiye'nin ilk Basın Yayın Yüksek Okulu'nun İletişim Bilimi eğitimi almış akademik kadrosu işte böyle kurulmuştu. 

Kısa süre önce bir sözlü tarih çalışması yapıldı. Hem eski bir öğrencisi hem de Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde görevli olan Mutlu Binark'ın sorularına yanıt veren Tokgöz'ün anlatımı,  "Oya Tokgöz'ün tanıklığıyla iletişim bilimlerinde öncü doktora tezleri" ismiyle belgesel olarak yayımlandı.

Fotoğraf: Seyfettin Ersöz
GÖRÜNÜM GAZETESİ, Fotoğraf: Seyfettin Ersöz


Cüneyt Karakuş'un yönetmeni olduğu belgeselin amacı  Türkiye'de iletişim bilimleri alanına katkı veren ilk doktora tezlerini, konularını ve katkılarını, iletişim bilimleri eğitiminin kurumsallaşarak başlama gerekçesini ve bu eğitimin temellerini ortaya koymayı olarak adlandırılıyor.

Türkiye'de iletişim çalışmaları, iletişim sosyolojisi ve kitle iletişim kuramları alanındaki tartışmalara kaynaklık edeceği düşünülen belgesel internet ortamında da paylaşıldı.



Oya Tokgöz hocamız kısa süre önce (22 Ekim)  Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenlediği, “İletişim Bilimciler İletişimi Konuşuyor” etkinliğine katılmış ve  "Türkiye’de iletişim alanının merkezini oluşturduk. Şimdiki iletişim akademisyenleri çok şanslı, ellerinin altında bakabilecek kaynakları var. Bizim dönemde çok az çalışma vardı. Temelini biz oluşturduk.” demişti.
Oya Tokgöz'ün Prof. Dr. Çiler Dursun’un dediği gibi "literatürü tarayınca her taşın altından isminin  çıktığı" doğru elbet. Ancak Oya Hocanın katkısının olduğu makale ve kitapların sürekli birbirini tekrar eden, 3-5 yılda bir yenilenerek tekrar yayınlanan çalışmalarla kalabalıklaştığını da unutmamak lazım.
Belgesele konu olan "Öncü doktora tezleri" Tokgöz ile birlikte ilk iletişim bilimci akademisyenler olarak çalışmalarını tamamlayan Ünsal Oskay, Aysel Aziz,  Uygur Kocabaşoğlu ve Nilgün Abisel'in tezleri.

Ancak insan ister istemez, Oya Tokgöz'ün Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve  iletişim bilimindeki belirleyici rolünü düşünüyor belgeseli izlerken. Onun yapılmasına engel olduğu tezler, yapılırken bitmemesi için çaba sarfettiği tezler geliyor insanın aklına. 

"Devletin ali menfaatleri" ve "milli birlik ve beraberliği sarsacağını" düşündüğü için YÖK'ün çizdiği sınırlarını daha da derinleştiren yöneticilik kariyeri geliyor konuyu yakından takip eden izleyicinin aklına.

Mutlu Binark ve Cüneyt Karakuş'un emekleri bir dönemi sözlü tarih çalışmasıyla ziyadesiyle "resmi söylem" içinde aktarıyor. Elbette bu da gerekli.

Umarım yol açıcı olur ve birileri de Oya Tokgöz ve onun gibi akademisyenlerin engellemeleri ile yapılamayan akademik çalışmalardan söz eden bir sözlü tarih çalışması kazandırabilir ülkemize.