27 Ocak 2013 Pazar

Türkiye'ye hakim olan "Püriten Ahlak"

Fransız Le Monde gazetesi geçenlerde Türkiye ile ilgili ilginç bir habere yer verdi. Gazete bir yandan 2 bin kadar yayını etkileyen kitap sansürünün Ocak ayında yürürlüğe giren bir düzenleme ile kaldırılması üzerine on yıllarca yasaklanmış 450 kadar eserin yeniden yayınlanabileceğine dikkat çekiyor. Diğer yandan da sansürün Türk yargı alanında devam ettiğini savunuyor ve çarpıcı bir tespite yer veriyor: "Komünizmle mücadelenin yerini püriten ahlak aldı". 
ANKA haber ajansı imzalı ve Cumhuriyet gazetesinde de bir özeti yayınlanan habere göre, Le Monde, "İstanbul'da Artık Marx Sansürlenmiyor" başlıklı haberinde aralarında yeniden yayınlanabilecek 450 kadar eserin, "darbeler ve Ankara'daki bürokrasinin" tutumu nedeniyle uzamış olan bir "kara listede" bulunduklarını kaydetti.

Kitaplara yasak getiren uygulamanın "Üçüncü Yargı Reformu" kapsamında kaldırıldığını anlatan gazete, "Ama, sansür Türk yargı sahasında yok olmadı. Ve sık sık komünizmle mücadelenin yerini püriten ahlak alıyor" görüşünü öne sürdü.

"BÜTÜN BUNLAR ŞAŞIRTICI DEĞİL"

Gazete, "Bütün bunlar şaşırtıcı değil" derken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kitaplara ilişkin "Öyle kitaplar vardır ki, bombadan daha tesirlidir" sözlerini anımsattı.

Haberde benim ilgimi çeken üçüncü yargı paketi ile Nazım Hikmet, Karl Marx, Mahir Çayan, hatta Said-i Nursi gibi isimlerin kitaplarına bir aralar getirilen yasakların kaldırılmış olması değil aslında. "Türkiye'de komünizm ile mücadelenin yerini Püriten Ahlak alıyor" cümlesi.

"İÇKİ YASAĞI ŞERİATTAN ÇOK PROTESTANLIKTAN GELİYOR"

Çünkü benzer bir cümleyi kısa süre önce başka bir yerde daha okumuştum. Kürşad Oğuz'un soruları ile şekillenen ve Gündüz Vassaf ile nehir söyleşi özelliğini taşıyan Gündüz Feneri kitabında  Vassaf benzer bir iddiayı dillendiriyordu.
... asıl gözden kaçan Türkiye'nin gittiği yer; bu da İslam'ın protestanlaşması gibi geliyor bana. Amerika'daki Protestanlar'ın, köktendincilerin ve dinin kamusal alana girmesi nasılsa, Türkiye'deki de o şekilde. Mesela içki yasağı şeriattan daha bağımsız olarak bence Protestanlığın getirdiği bir anlayış. Amerika protestan bir ülke, içkiyi yasakladılar... Günahtır, kötü insan yaratır diye 12 yıl yasaktı içki Amerika'da.  
(...)  Mafya çıktı, çifte standart çıktı, toplumun ahlakı bozuldu içki yasaklandığı için. Çünkü insanın doğal hali, kaç bin yıldır içmiş, bütün kültürlerde var. (...) Sigara şimdi sağlık adında yasaklanıyor ama zamanında Protestan ahlakı istemiyordu sigaranın içilmesini. Kötü insanlar sigara içerdi. Alkol aynı, cinsellik aynı.. Türkiye'de bu konuda Amerika'ya bakıyor. Mesela Türkiye'de Darwin'in İslam'da yeri yoktu eskiden. Darwinizm ve anti-Darwiniz'in Türkiye'ye gelmesi Amerika'daki Protestanlar, köktendinciler üzerinden oldu. Orada müthiş bir ittifak var. Türkiye'deki bu yeni İslam'la Amerika'daki köktenci Protestanlar aynı görüşteler. Türkiye'de yaşanan şeriat, geriye gitmek değil, Amerika'daki Protestanlığın ahlak anlayışını bir anlamda taklit etmek gibi geliyor bana. 
(...)
Türkiye Batılılaşarak İslamlaşıyor bir anlamda. Batı üzerinden, Protestan üzerinden İslamlaşıyor, şeriat üzerinden değil. Türkiye'deki en koyu İslam hareketinin bile recm'i istediğini düşünmüyorum. Başka bir yaşam biçimine alıştı yüzyıllardır. (...) Batı üzerinden, bu yeni muhazakarlık üzerinden bir İslamlaşma var. Adı İslamlaşma ama aslında Protestan ahlakının taklidi Türkiye'ye gelen. Çalışacaksın, para kazanacaksın ve içkiden, seksten uzak duracaksın. 
(...) Batılılaşma iyidir diye bir şey var Türkiye'de. İslamlaşma [da]gücünü oradan alıyor. İktidar "Ben Amerikalı'nın yaptığını yapıyorum, orada içki, sigar yasak, eğlence sınırlaması var" diyor. İsviçre koyu protestan, muhafazakâr. Saat 10'dan sonra müzik dinleyemezsin, poli gelir. Bu muhafazakarlıktan, protestanlığın püritanizminden. Çalışacaksın, para kazanacaksın ve ibadet edeceksin. Biz de oradan geliyor işte.(...) Referanslarını Amerika'dan alıyor, Suudi Arabistan'dan, Taliban'dan, Pakistan'dan almıyor. Bu iktidarla birlikte İslamın Protestanlaşması var. Protestan ahlakının doruk noktası bu.  (a.b.ç.)
 Le Monde'da haberi yazan isim Vassaf'ın sözlerini okumuş mudur bilmem. Ama Türkiye'yi anlamlandırmaya çalışan bir ismin tespiti bunlar. Bana okuduğumda da ilginç gelmişti. Le Monde'daki haberle karşılaştırnca da ilginç geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder