16 Ocak 2013 Çarşamba

Laçiner, Cumhuriyet ve sosyal medyanın tehlikeleri

Sosyal medya oldukça tehlikeli bir mecra. Yazılanların hızla ve kontrol edilmeden yayılmasına yol açıyor sosyal medyanın anlık olma hali.  Sadece "sokaktaki insan"ın twitter, facebook ya da ekşi sözlük gibi sosyal medya ajanlarından okuduğunu öğrenip bir takım düşüncelere kapılmasına neden olmuyor, mesleği haber yapmak olan gazeteciler için de çok tehlikeli...

Şİİ OLMAK HIRİSTİYAN OLMAKTAN KÖTÜ

Örneğimiz Star yazarı ve Rektör Sedat Laçiner'in başına gelenler ile ilgili.  Bundan yaklaşık 1 yıl önce TRT Haber’de yayımlanan ‘Açı’ programında Suriye ve Irak’taki mezhep çatışmalarına değinen Prof. Dr. Laçiner, "Sadece Irak’ta değil Körfez’de de Şiiler var. Kuveyt için, Ürdün için, Mısır için, bir insanın Şii olması Hıristiyan olmasından kötü, çünkü Hıristiyan nihayetinde ehli kitaptır; üç dinden bir tanesindendir. Allah onu selamete de erdirebilir, belki cennete de koyabilir. Şii ise sapkınlık var orada dini bozmaya çalışmak var" demişti.

Konuşmasının başı dinlenmediği zaman oldukça rahatsız edici bir hal alan cümleler, Türkiye'deki Aleviler ve özellikle de Caferilerin tepkisini çekti.

CAFERİLER DAVA AÇACAK

Sedat Laçiner'e tepki gösteren Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, "Ülkemizin en geç rektörünün bu şekil bağnaz, yobaz ifadeler kullanmasını çok yadırgadım. İhtilal döneminde bile kimse bizim mezhebimize dil uzatmadı" dedi. Caferiler olarak Laçiner'e dava açacaklarını da eklediler.

ÖZÜR BEKLİYORUM

Bir kaç gün sonra ise Prof. Dr. Laçiner Özgündüz'e yanıt verdi. Sözü edilen sözleri söylemediğini açıklayıp şöyle dedi: "Programda Ortadoğu'daki mezhep kavgalarını ve marjinal grupların diğer mezhepleri nasıl algıladığını tasvir ederken kullanmış olduğum ifadeleri benim şahsi görüşlerim olarak topluma lanse eden Sayın Özgündüz, programda geçen cümlelerin ilk kısımlarını tamamen keserek, cümleleri içeriğinden tamamen kopartarak, hiçbir şekilde bana ait olmayan görüşleri benim görüşüm gibi yansıtmakla kalmamış, basın yoluyla Türkiye Caferilerini ve Şii Müslüman kardeşlerimizi aleyhime kışkırtacak son derece tehlikeli açıklamalarda bulunmuştur. Şahsımın Şii kardeşlerimize hakaret ettiği iddiasına konu olan cümlelerin hemen öncesinde bu cümlelerin bana değil, Ortadoğu'daki marjinal mezhepçi gruplara ait düşünceler olduğu ifade edilmektedir."

BİR DELİ KUYUYA TAŞ ATTI

Bu süreçte söylenenler ve karşılıklı özür beklentilerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Aslında söylenen sözler de unutulmuştu. Ancak ne olduysa oldu, sosyal medyada Laçiner'in alevilere hakaret ettiği iddiası yeniden gündeme getirildi. Deyim yerindeyse "bir delinin attığı taş" ortalığı karıştırdı.

 "LAÇİNER KENDİNİ CENNETİN BEKÇİSİ YERİNE KOYDU"

Laçiner'in Alevilere hakaret ettiği iddiasını Cumhuriyet gazetesi -aslında güzel bir habercilik örneği sergileyip- Alevi dernek ve örgütlerinin yöneticilerine sordu. Gazete haberi Ortaçağ zihniyeti başlığı ile 12 Ocak'ta manşetine taşıdı.

Spotu "Alevilik Sapkınlıktır diyen rektör Laçiner" diye başlayan haberde Laçiner'e gazetecilik gereği bile görüşü sorulmamıştı.

Zaten sorun tam da burada başlıyordu. Yeni zannedilen bir görüntü ile ilgili Alevi örgütleri ile görüşülüyor, kimse "bu yeni bir şey değil" demediği gibi haberi yapan gazeteciler de -muhtemelen- görüntüyü izlemiyor sosyal medyada görüntü üzerine yazılıp çizilenleri manşete taşıyabiliyorlar...

Laçiner, ertesi gün, "ölüm tehdidi alıyorum, başıma bir şey gelirse sorumlusu Cumhuriyet'tir" dedi.  

CUMHURİYET ÖZÜR DİLEDİ

Gazete salı günü ise 1. sayfasından Laçiner'in "Aleviler ile ilgili söz söylemedim" açıklamasına ve bir de özür metnine yer verdi.  Gazetenin özür metni şöyleydi:

Özür ve açıklama
12 Ocak tarihli gazetemizde Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü Sayın Sedat Laçiner’le ilgili öğeleri eksik bir haber yer aldı. Ale-vi örgütlerinin tepkilerine dayanılarak yapılan haberde eksik olan, Sayın Laçiner’in görüşlerine başvurulmamış olmasıdır ve bu önemli bir gazetecilik hatasıdır. Bu nedenle Sayın Laçiner’den ve okurlarımızdan özür diliyoruz.
Cumhuriyet

Elbette özür dilemek erdemdir. "Hata yaptığımı anladım, bundan sonra yapmamak için çalışacağım" demektir. Ancak sosyal medyanın çekiciliği, kar topunu çığa dönüştürebilen etkisi gazetecilerin sürekli yeni hatalar yapmasına neden olacak gibi görünüyor.

SOSYAL MEDYA 'İN' GAZETELER 'OUT'

Bu kanıya nereden mi varıyorum? Hemen söyleyeyim.

Global Web Index Araştırması verilerinden yola çıkarak, Campaign dergisi için özel olarak hazırlanan  “Türkiye ve Dünyada Online Davranışlar 2012” raporundan... Raporda haber kaynaklarının dağılımı ile ilgili olarak şunlar kaydediliyor.
Özellikle mobil internet kullanımının da artması ve yaygınlaşması sonucu sosyal ağlar oldukça önemli bir bilgi kaynağı haline geldi. Nitekim Global Web Index Araştırması’na göre de sosyal ağlar, TV haber bültenleri ile birlikte en yüksek artışı gösteren bilgi kaynağı. Ülkemizde bilgi kaynağı olarak sosyal medya kullanımı dünya ortalaması ile paralellik gösteriyor. 

İşte bu grafikteki rakamlar benim "daha çok yanlış yapılacak, daha çok özür dilenecek" dememdeki neden... Henüz oldukça küçük görünüyor ama merak etmeyin daha da büyüyecek...

Hem ne derler bilirsiniz: "Sinek de küçüktür ama mide bulandırır"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder