16 Haziran 2013 Pazar

Halk TV: 'Gerilla tipi' televizyon mu?

CHP'nin kanalı olarak bilinen Halk TV medya kulislerinde çok konuşulan ancak -kelimenin tam anlamıyla izlenmeyen- bir kanaldı. 2005 yılında kurulan kanal parti ile ilişkisi kadar partinin kanalı satma çabası ve alıcıların kimliği ile de konuşulan bir televizyon olmuştu. 31 Mayıs gününde başlayan Taksim Gezi Parkı olayları kanalın yıldızını parlattı. Reytingini yüzde 1500 arttıran kanal Türkiye'nin en çok konuştuğu yayın haline geldi.

Şimdi geçmişe uzanıp Halk TV'nin başına gelenleri şöyle bir irdeleyelim, sonra da yayın yönetmeninin verdiği röportajlarla son günlerine bir bakalım...

HALK TV'Yİ ODATV SATIN ALACAK

11 Kasım 2010'da Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, köşesinde Soner Yalçın'ın kanalı CHP yönetiminden satın alacağını şu sözlerle açıklamıştı:
"CHP, 2005'ten bu yana yayında olan resmi yayın organı Halk TV'yi satıyor.

Oda TV'yi yapan Soner Yalçın, CHP'nin resmi kanalını satın alarak internetten sonra TV'de de boy göstermeyi planlıyor. Ekibinde Hakan Aygün de var.

Henüz kesin imzalar atılmadı ama anlaşma yakın.

Gürsel Tekin'in de 'olur' verdiği konuşuluyor. Operasyonun mali boyutu ise sır.


Taraflar el sıkışırsa önümüzdeki günlerde CHP'nin Halk TV'si, Soner Yalçın'ın Oda TV'sine dönüşecek."
BORÇ BATAĞINDAN KURTULAMAYAN KALAN İFLAS ETTİ
 
Medya kulisleri Partinin resmen sahibi olmadığı ancak parti tarafından kurulan televizyon kanalının satışını konuşurken bir yanda da kanal borçları nedeniyle iflas sürecine girdi.

3 Şubat 2011 itibariyle kanal, ödenmeyen borçları nedeniyle yayınını resmen bitirdi. Halk TV'de çalışan 45 kişinin maaşları 5 aydır maaş ödenemiyor, Kanal Digitürk'e olan borcunu da ödeyemiyordu. Canlı yayın aracı haczedilmişti. Kanalın borç batağından kurtuluş yolu olarak CHP ile yapılan  hizmet sözleşmesi görülüyordu. CHP'nin başına geçeli 1 yıl olmayan Kemal Kılıçdaroğlu da, kanal ile ilgilenmesi için Hurşit Güneş'i görevlendirmişti.

CHP: "YENİSİNİ KURMAK DAHA KOLAY"

Hurşit Güneş yaptığı inceleme sonrasında borç batağında olan kanalla yeni bir hizmet sözleşmesi yapılmasını doğru bulmadığını MYK toplantısında da dile getirdi. Bu karar üzerine Halk TV yayını kesildi.

KILIÇDAROĞLU SONER YALÇIN GÖRÜŞMESİ

Kulislerde konuşulanlar aslında doğruydu. Oda TV'nin kurucusu Soner Yalçın Halk TV'yi satın almak, muhlaif gazetecilerden oluşan bir kadro ile kanalı yeniden çalışır hale getirmek istiyordu.

Samizdat isimli kitabında Halk TV ile ilişkisini şöyle anlatıyordu Soner Yalçın:
(12 Şubat 2011 günü) Harbiye'deki Borsa Lokantası'nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP  Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, başdanışman Ali Kılıç, İstanbul CHP Î1 Başkanı Nebil İlseven, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal'ın da aralarında bulunduğu CHP'lilerle yemek ye­miştim. (...)

Kılıçdaroğlu ekibi Halk TV'den kurtulmak istiyordu. Kamuoyunda kanal "CHP'nin malı" olarak biliniyordu, oysa de­ğildi. CHP eski Genel Başkam Deniz Baykal, "Parti icraatlarını ve projelerini kamuoyuna duyuramıyoruz. Mitinglerimizi, toplantı­ larımızı, basın açıklamalarımızı, medya halka pek yansıtmıyor"  diyerek bu kanalı kurdurmuştu. Halk TV'nin beş kişilik yönetim kurulu da Antalyalıydı. Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Akıltopu ise Olcay Baykal'm ablası Acun Akıltopu'nun oğluydu. 


Halk TV CHP'nin değildi ama Deniz Baykal'm kontrolündeydi. Halk TV projesi iyi niyetle ortaya çıkmıştı, ama başarılı ola­mamıştı. Kanal etkili değildi. Halk TV'nin ayrıca reklam geliri  de yoktu. Tek geliri CHP'yle yapılan yayın sözleşmesiydi. CHP (bunu tüm siyasi partiler yapıyor) miting ve yayınlar için Halk  TV'yle sözleşme yapmıştı ve belli bir para ödüyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olunca, parti ile Halk TV arasındaki ilişkiden rahatsız oldu; daha doğrusu kamuoyundaki "Halk TV, CHP'nin yayın organıdır" anlayışına itirazı vardı. Zaten yasa gereği bir siyasal partinin televizyonu olamazdı. Ayrıca, bir siyasal partinin yayın organının başarılı olacağını da sanmıyordu. Bu nedenle CHP ile Halk TV arasın­daki sözleşmeyi bitirmek istiyordu.

CHP'nin bu tavrını öğrenince (çünkü "CHP, Halk TV'ye artık para vermiyor" haberleri basmda çıkmaya başlamıştı) CHP li­deri Kılıçdaroğlu'na gittim. Halk TV'ye taliptim. Ancak kanalın reklam geliri yoktu, CHP sözleşmeyi feshederse kanal yok olur­du. Oysa ben, sözleşmeye devam ederlerse borçlan karşılığında
Halk TV'yi alabilirdim. Sıcak karşıladı teklifimi. Ardından ekle­ di:
"Halk TV'yi sizin gibi deneyimli, bilgili gazetecilerin alma­sından mutlu oluruz, elimizden geleni yapanz." Bunun anlamı şuydu: Seçimlerde mitinglerimizi, toplantılarımızı yayınlama­nız karşılığında sizinle yeni bir sözleşme yapabiliriz. İşin önemli  aşaması tamamdı...

O halde... Halk TV Deniz Baykal'm hâkimiyetindeydi. Deniz Bey'le görüşmek gerekiyordu. Gazeteci arkadaşlarım Hakan Aygün ve Murat Ongun'la Ankara'ya gittik. Gazeteci Şaban Sevinç, Deniz Baykal'm TBMM'deki odasında bir randevu almıştı.Deniz Baykal'la yaklaşık üç buçuk saat süren görüşmeden ne
yazık ki somut bir sonuç alamadık.

Çünkü... Deniz Baykal,
"Borçlarını ödeme karşılığında (ki kanalın bor­cu yaklaşık 1,5 milyon dolardı) iki yıllığına kiralayın. Ancak iki yılın sonunda da televizyonun .mallarına zarar gelmemesi için 2 milyon dolar teminat verin" teklifinde bulundu. Deniz Baykal'ın söyledikleri hiç gerçekçi değildi; ne tele­vizyon kanalı işletmesinden ne de televizyon sektöründen ha­berdardı. Kapanmak üzere olan, hiçbir reklam geliri olmayan, 100'ü aşkın personeli bulunan ve bir parti yayın organı olarak bilinen etkisiz televizyon kanalı için talep ettiği para çok fazlaydı. Ayrıca ben kiralamak değil, satın almak istiyordum. Kiralamak ticari olarak hiç doğru değildi, TV'yi iyi bir yere getirecektik ve sonra belki de sözleşme bitince kapı önüne konulabilirdik.

Mutsuz bir ruh haliyle CHP Genel Merkezi'ne gittik. Gittik, çünkü Ankara'ya gelmeden önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'e Baykal'la görüşeceğimizi, olumlu sonuç alabileceğimizi söylemiştik.
(...)

(Deniz Baykal'ın) Bu tavrı, ne yalan yazayım bizi hayal kırıklığına uğrattı. Türkiye nereye sürükleniyordu ve Baykal nasıl bir tavır alıyordu! "O bir politikacı" vs. düşüncelerle ken­dimize telkinde bulunmaya çalıştık. CHP Genel Merkezi'nde Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin'le konuştuk. Kılıçdaroğlu gelişme­den hem üzgün hem de biraz sevinçliydi. Üzgündü; kanalın ça­lışanlarım düşünüyor, işsiz kalmalarını istemiyordu. Aynca çok az seyredilse de Halk TV'nin kapanmasına gönlü razı değildi. Az da olsa sevinçliydi; kanal başarısızdı, kamuoyu Halk TV'nin CHP'nin malı olduğunu sanıyordu. Yandaş gazeteler sü­rekli Halk TV'nin CHP'nin yayın organı olduğu şeklinde haber­ler yapıyordu. Yükten kurtulmak istiyordu.

Sonuçta beceremedik. Halk TV'yi alamadık. Elimiz boş, İstanbul'a döndük. Murat Ongun bizi Kadıköy îskelesi'ne bı­raktı. Hakan Aygün'le vapurla Beşiktaş'a geçerken, "İyi oldu, yaz tatili planı yaparız" diye kendimizi teselli ettik.

Şaban Sevinç bu işin olması için çok çaba sarf etti; sonraki günler Deniz Baykal-Hakan-Şaban telefonda hep konuştular.  Bu telefon görüşmelerine müdahil olmadım, çünkü Baykal'a kızgındım. Bunun sebebi Baykal'ı kendime düşünsel olarak hep yakın hissetmemdi. Baykal'ı sadece CHP için değil Türkiye için de bir şans olarak görürdüm. Ama şimdi Baykal, "benim olsun" anlayışı içindeydi. Belki kendince haklı yanlan vardı kuşkusuz, ama televizyon kapısına kilit vurmak üzereydi.
(...)
Bu arada Şaban Sevinç ve Hakan Aygün Halk TV için Baykal'la görüşmeyi sürdürüyordu. Benim pek umudum yok­tu. Fakat Kıhçdaroğlu ile Baykal'm bu konuda görüşeceği bilgisi iki gazeteci arkadaşımı ümitlendirdi. CHP'liler ise iki kanalın da olmasını istiyordu.

İşte tam bu aşamada Digitürk'le toplantıya gidecektim.  Milletvekili Özbolat'la kuracağımız yeni kanal 15 gün sonra ya­yma çıkacaktı. Hem yeni kanala hem de Halk TV olursa ona da hangi kanal yerini verebileceklerini, borçlanmn ne kadar oldu­ğunu vs. öğrenecektim.

Ne yeni kanal, ne de Halk TV oldu; pazartesi eve polisler doldu. Amaç belliydi: Televizyon kurmamızı istemiyorlardı.
Soner Yalçın'ın amaç belliydi dediği operasyon “Ergenekon” soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün talebi üzerine gerçekleşmişti. Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu Oda TV internet sitesinin merkezine operasyon düzenlendi. 

SONER YALÇIN'A ERGENEKON OPERASYONU

14 Şubat 211 günü sabahın erken saatlerinde başlayan Operasyonun ardından Yalçın'ın gazeteci arkadaşları Hakan Aygün ve Oray Eğin, Yalçın'ın evinin önüne gelerek bilgi almaya çalışmıştı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hakan Aygün, "Sanırım bir yayınla ilgili. Umarım öyledir" diye konuştu. Aygün, Soner Yalçın'la ilgili ulusalararası gazetecilik örgütlerinin de harekete geçtiğini söyledi.

Soner Yalçın, 18 Şubat 2011 günü çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Yalçın ve gözaltına alının Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Ayhan Bozkurt gibi ODA TV çalışanlarının sorgulamalarda internet sitesinde yapılan haberlerle ve 1.5 yıldır teknik takipte olan yöneticilerin yaptıkları görüşmelerle ilgili sorular yöneltildiği, ayrıca, yöneticilerin bazı Ergenekon sanıklarıyla mektuplaştıkları ve Ergenekon sürecini etkilemeye yönelik yayın yaptıkları iddia ediliyordu.

BAYKAL KANALI 7 MİLYON DOLARA SATMAK İSTEDİ

Soner Yalçın, Oda TV davası kapsamında tutuklandıktan sonra Halk TV ile ilgili planları özellikle hükümete yakın gazetelerin gündeminden düşmedi. Ayhan Bozkurt imzası ile OdaTV'de yayınlanan bir haberde Yalçın ve arkadaşlarının Halk TV'yi satın alma çabası şöyle anlatılıyordu:

Başından beri dönemin genel sekreteri Önder Sav'ın tüm karşı çıkmalarına rağmen, bir Baykal projesi olarak gelişen Halk TV, Baykal'ın genel başkanlıktan uzaklaşmasıyla, gözden de gönüllerden de ırak düştü... Baykal'ın başarısız TV projesini yeni yönetim sahiplenmek istemedi...
Zaten "anayasa gereği" TV sahibi olmak bir parti için kapatma nedeniydi... Dolambaçlı yollar, etik değildi...  (...)


Halk TV'nin yaşamasını isteyen bazı gazeteciler yan yana geldi, Baykal'ın kapısını çaldı.
Baykal'dan kanalı borçları (yaklaşık 1 milyon dolar) karşılığı istediler. Böylece personelin borçları ödenecek, göstermelik hisse sahipleri de kaldıramayacakları borç yükünden kurtulacaklardı. Üstelik karşısındaki gazeteciler Baykal'ın siyasi çizgi olarak güveneceği gazetecilerdi.

Baykal satışa kesinlikle karşıydı. Kiralama olabilirdi. Ancak onun için de şartı borçlar ödenecek ve 2 yıl sonuna 2 milyon dolarlık teminat mektubu verilecekti.

Gazeteciler şaşırdı. Bu kadar para onlarda yoktu. Ayrıca böyle bir ticari anlaşma reel değildi. Gazeteciler kiralama değil, satın almakta kararlıydı.

Baykal satmak isterse çok büyük bir para karşılığı satacağını söyledi. İfade ettiği rakamlar 7 milyon dolara yakındı! (...)
Baykal Haziran 2011 seçimlerinden sonra tekrar CHP'nin kontrolünü ele geçireceğine inanıyordu. Hatta, 2012'de Erdoğan'a karşı cumhurbaşkanlığı-başkanlık seçimlerinde aday olma veya genel başkanlıkta kalma eğilimindeydi... Olmazsa tekrar parti kurup, Halk TV'yi de kendisi için çalıştırma eğilimindeydi...Bu nedenle Halk Tv, ya kendi kontrolünde olmalıydı ya da yok olup gitmeliydi.
HALK TV ERGENEKON İDDİANAMESİNDE

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın  26 Ağustos 2011 tarihli ve 2011/425 İddianame No ile hazırladığı Oda TV iddianamesinde, Ergenekon Terör Örgütü'nün medya yapılanmasına yönelik çalışmaları arasında Halk TV ile ilgili faaliyetler de sıralanıyordu.
“Ulusal Medya 2010” isimli dokümanın yapılan incelemesinde; ODATV, Halk Tv, Ulusal Tv, Avrasya Tv, Kanal B ve Sözcü gibi yayın organları tarafından, Ergenekon ve benzeri davaların aleyhine yayın yapılması, kamuoyunun Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün çıkarları doğrultusunda yönlendirme amaçlı haberlerle şekillendirilmesi, davayı yürüten kurumların yıpratılmasının bir yayın politikası olarak benimsenmesinin gerekliliğinin vurgulandığı...* * *
[Oda TV'de yapılan aramalarda ele geçen bilgisayarlardan birindeki "Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan ve Soner Yalçın’ın talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu düşünülen bir belgede şöyle deniliyor:]
Halk TV’yi devralırsak parasal sıkıntımız kalmaz. Kılıçdaroğlu da istekli, her türlü desteği alırız ama Baykal direniyor, Baykal engelini aşmalıyız. İkna için varan 2…
* * *
Gürsel bize yakın halk Tv için de çabalıyor ancak hoca sevmiyor, fetullahçı diyor.
Görüşmeler olumlu, Kılıçdaroğlu seçimlerden önce bu iş bitsin dedi. Ayrıca hocanın talepleri kendisine iletildi. KCK konusuna da ılımlı.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.


* * *[Soner Yalçın'ın CHP Yöneticilerinden Baki Özilhan'a yazdığı bir mektupta şöyle dediği görülmüştür:]  Bildiğiniz gibi, Sayın Kılıçdaroğlu'na bu tespitleri yapıp, Halk Tv'ye talip olduğumuzu açıkladım. Kuşkusuz bu işi tek başına yapacak değilim. Bu bir ekip işi ve ekibimiz hazırdır. Bugün medyada sesi kısılmış, işten atılmış yığınla yurtsever aydın gazeteci yazar arkadaş var.
Daha ayrıntılı yazmam gerekirse haber merkezinde, M. O., A. Ö., H. A., M. İ., Ö. G., S. A. gibi isimleri görevlendirirken; ekran önünde program yapması için şu arkadaşlar bizlerle olacaktır: R. M., M. T., M. M., N. C., O. E., S. E., N. G., E. Ç., M. K., Ş. S., Y. A., Ç. T., Ö. Ç., O.B., N. M., P. T. vd. Evet bu güvenilir, saygın gazetecilerle ekrana çıkacağız. Gerçek habercilerle haber sunacağız.
(...) Biz Halk Tv'ye talibiz. CHP Tv'yi bize devretmelidir. Dünyanın hiçbir yerinde parti organları kamuoyunda etkili olamamıştır. İyi niyetli çabalara rağmen Halk Tv ölü doğmuştur. Onu diriltecek olan biz gazetecileriz.

* * *ODATV’de ele geçirilen dijital veriler içerisinde silinmiş bölgede bulunan “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan belgede Halk Tv’nin ele geçirilmeye çalışılması ile ilgili notlar olduğu görülmüştür. Söz konusu notlardan Halk Tv’nin satın alınabilmesi için Deniz Baykal’a şantaj yapılmasının planlandığı anlaşılmaktadır.
AYFER İKLİM BAYRAKTAR KALELİ DE İŞİN İÇİNDE

Halk TV'nin satılma sürecinin Ergenekon savcıları gözünde CHP yönetimindeki Deniz Baykal'a şantaj yapmak olarak yorumlandığı ortada. Halbuki aynı iddianameye göre Deniz Baykal'ın taciz ettiği OdaTV muhabiri Ayfer İklim Bayraktar Kaleli, taciz olayından sonra Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul ile görüşmüş, yaşadıklarını aktarmış ve şöyle tepki almıştı:

İklim Ayfer Kaleli 05.03.2011 tarihinde konu ile ilgili alınan ifadesinde; “Olaydan 2 gün sonra Ankara’da Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul ile 40 dakika kadar görüştüğünü, Soner Yalçın’ın '2 gün sonra D(eniz). B(aykal).’la Halk TV’nin satışı için görüşme yapacağını ancak bu olayın talihsiz bir olay olduğunu, manşetlerde Halk TV’yi almak için kadın gönderdi şeklinde haberler çıkabileceğini, Allah’tan kendisinin ODATV muhabiri olduğunu bilmeden böyle bir olayın yaşandığını söylediğini” beyan etmiştir. 

HALK TV GİTTİ HALK HABER TV GELDİ

Halk TV, 2013 Şubat ayında yeniden kuruldu. Logosu değişti, ismi Halk Haber TV olarak yenilendi. Ankara Ümitköy'deki merkezi Tunus Caddesine, İstanbul'daki stüdyosu ise Beşiktaş Akaretler'deki bir apartman katına taşındı. Kanalın yönetimi Ankara'dan İstanbul'a geçti, başına ise Soner Yalçın'ın kanalı CHP'den beraber almaya çalıştığı, Ergenekon iddianamesine H.A. olarak geçen Hakan Aygün geldi.

Hürriyet'in sivri dilli kalemi Yılmaz Özdil'in tarifiye Halk TV şöyle bir kanal:  
"TRT’de 7 bin kişi var. Halk TV’de 24 kişi... Genel yayın yönetmeni Hakan Aygün, maaş almıyor, gönüllü çalışıyor, dolayısıyla işten atılma riski yok! İstanbul’daki haber merkezi, bildiğin apartman dairesi, 3 oda 1 salon, 80 metrekare, salon stüdyo, oturma odası reji... Canlı yayın aracı tamircide, yaptırmak için paraları yok. 3’ü Ankara’da, 3’ü İstanbul’da sadece 6 kameraları var. Hepsi stüdyo kamerası, sabit yani. Aktüel kameraları yok. Mecbur kalınca, söküp, sırtlayarak röportaja gidiyorlar."
Habertürk'ün kurucu ortaklarından olan gazeteci Hakan Aygün, Gezi Parkı olaylarını canlı vererek elde ettiği televizyonculuk başarısıyla son günlerin en popüler isimlerinden biri oldu. Sık sık "merkez" medyada röportaj vermeye başladı.

İnsanlar Halk  TV'nin olayları canlı vermesi kadar, günün 24 saati kesintisiz yayınlanan tüy dökücü krem, horlamayı çözen ürün, Halk Gönüllüleri Seti'ne kadar pek çok bezdirici reklam ve bu reklamlar için kanalın özür dilemesini de merak ediyor, konuşuyor, tartışıyor.

BEZDİRİCİ REKLAMLAR İÇİN ÖZÜR DİLERİZ

Halk TV'nin reklamları için Akşam gazetesinden Mehmet Özdoğan'a verdiği röportajda Hakan Aygün şöyle diyordu:  

“İnsanların sıkıldığının da farkındayım o reklamlardan. Haklılar ama biz de para kazanmak zorundayız 3-5 kuruş da olsa… Çok sıkıldılarsa reklam versinler! Madem en çok izlenen kanalız, niye bizde büyük firmaların reklamları yok?”

 

İlginç olan reklam verenleri eleştiren ancak izleyici tepkilerine de hak veren kanal yönetiminin, alt yazılarla bile olsa, izleyenlerinden özür dilemesi oldu. Kanalda geçen hafta sonu sık sık, hatta kimi zaman çok eleştirilen o reklamlar yayınlanırken, ekrana gelen bir alt yazı ile izleyicilerden özür dilendi.



KJ'LERİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ YAZIYOR

Diğer haber kanallarında görmenin mümkün olmadığı, alt yazılarda yer alan smiley'ler Hakan Aygün'ün eseri. Akşam muhabiri KJ'lerdeki gülücükleri anlatıp kim yazıyor diye soruyor ve şu yanıtı alıyor:

Bilmeyenler için açıklayalım;KJ, çoğunlukla ekranın altında gördüğünüz 2-3 satırlık sabit yazıya deniyor. “Çok merak ediyorum KJ editörünüzü, Ankara’da mı o?” diye soruyorum. Çünkü ‘Arkadaşlar’la başlayan, içinde ‘: )’ olan, alabildiğine tweet’vari KJ’ler okuyoruz günlerdir Halk TV ekranında… “Özel bir KJ editörü yok. Benim KJ editörü” diyor. Meğerse WhatsApp’tan yazıyormuş Ankara’ya; onlar da yayına giriyormuş. Tam anlamıyla bir ‘genel’ yayın yönetmeni!
 Aygün, Hürriyet'ten Çınar Oskay'ın sorularını yanıtlarken de aynı olayı tekrar açıklıyordu:
- Bir gününüz nasıl geçiyor?
- Yedi gece, ikişer saat uyku... 4-5’te yatıp 7-8’de kalktım. İkinci haftada günde 4-5 saate çıktım. Sürekli birileri arıyor, yayına bağlıyorum. KJ yazdırıyorum. İnterneti tarıyorum. 24 saat ambale haldeyim. Allah korudu, 15 gün hata yapmadık. A, bak başladı! Balkonunda ses kayıt cihazını bastıran tencere tava seslerini dinliyoruz
HİÇ MAAŞ ALMIYOR, PATRONLARI TANIMIYOR

Çınar Oskay'ın soruları içinde kanalın sahipleri ve CHP ile ilişkisi de var. Aygün ise usta hamleler ile bu soruları geçiştirmeyi başarıyor:
-Peki şimdi kim kanalın sahibi?
-Dört-beş işadamı. Tanımıyorum bile. İsimleri aklımda değil.

-Nasıl yani?
-Vallahi bilmiyorum.

-Hiçbiriyle tanışmadınız mı?
-Biriyle tanıştım. Benim şöyle bir özelliğim var, Yılmaz da (Özdil) yazmış bugün: Ne maaşla çalışıyorum, ne resmi makamım var. Gönüllüyüm. Ben Deniz Bey’e Şaban Sevinç’i önerdim genel müdür olarak. İmza yetkim yok. Deli fişek gibi yayın yapıyorum.

-Yayınla bağları yok mu?
-Yok, sembolik.

-Kemal Kılıçdaroğlu’nun?
-Deniz Bey “Gazeteler tehlike altında. Benim ilgim yok, sen istediğini yap” dedi. Kılıçdaroğlu da öyle “Bizi eleştir, adam gibi gazetecilik olsun” dedi.
Anlaşılan o ki Halk Haber TV'nin sahiplik yapısı hala Deniz Baykal ve onun kuruluşunda hisseleri verdiği Antalyalı işadamlarının elinde. Ve bundan iki yıl önce Hakan Aygün ile Soner Yalçın'ın yapıtığı teklife uygun bir şekilde kanalın yönetimi profesyonel gazetecilere devredilmiş durumda.

Murat Özdoğan CHP ile ilişkiler sorusunu ısrarla sorunca aldığı yanıtları şöyle yazmış Akşam'daki röportajda.
CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’ın girişimleriyle kurulmuş kanal; bunu inkâr etmiyorlar. Kendi deyimleriyle birkaç ‘mütevazı’ işadamı bir araya gelmiş. Ancak Baykal, partinin liderliğini kaybedince, dediklerine göre o işadamlarının da CHP’yle ilgisi kalmamış artık. Zaten aradıkları, sordukları da yokmuş; yönetimi tamamen Hakan Aygün ve ekibine bırakmışlar. 
PEKİ YA REYTİNGLER

Şimdi son olarak kanalın Gezi Parkı olaylarına ayırdığı zamanı ve reytinglerine bakalım.

Hakan Aygün yaptığı haberciliği "Gerilla tarzı, biraz acayip bir habercilik..." olarak niteliyor:  "Biz bunu gerilla savaşıyla yapacağız! Önümüzdeki iki yıl böyle gidecek. Az adam, çok zekâ. Akıl sermayesi..." ve ekliyor "Habertürk’ü bir numara yaptık. Burada da olacağız. Çünkü kimse bir şey yapamayacak. Biz yapacağız” dedim."

Reytingler ile ilgili soruya ise Aygün şöyle yanıt veriyor: "Kantar Medya ölçüyor, eski AGB. Klasmanımızda açık ara birinciyiz. Beyaz Türkler bizi tercih ediyor." 

Akşam muhabiri Murat Özdoğan ile konuşurken daha açık sözlü halbuki Aygün: "kendi deyimleriyle reytingleri yüzde 1500 artan Halk TV" denilmesinden rahatsız olmuyor en azından.

Peki Türk televizyon kanallarının utanç karnesine baktığımızda Halk TV'nin payı ne kadar? Medya Takip Merkezi'nin verilerine göre, televizyon kanallarının 31 Mayıs - 4 Haziran arasında Gezi Parkı ile ilgili haberlere ayırdıkları süre ölçüldüğünde şu tablo ortaya çıkıyor:


Tabloya göre Halk TV olaylara en çok yer veren kanal değil ancak ilk ve en uzun yer veren kanal olmuş.

Halk TV'nin hikayesi aşağı yukarı böyle. Kanalın Deniz Baykal tarafından kurulduğu ve bir dizi skandalla süslü hikayenin de merkezinde yer aldığı ortada. Şimdi "hayatla mavra geçebilen" bir gazetecinin elinde, yakaladığı dalganın peşi sıra gittiği de bir diğer gerçek.

Ancak, Aygün'ün deyimiyle  "Basına pres yapmakla görevli dört danışman, bakanlar, başbakan yardımcıları var. Her tarafı arıyorlar. Bunu dünya âlem biliyor." diye tanımlanan bir ortamda daha iyisini beklemek bile hata belki de...

2 yorum:

  1. halk tv , tam anlamıyla halkın televizyonu, gerçek habercilik doğru yorum evimizin ve ailemizin daimi üyesi ve halk tv ailesi bütün haber ve prağram emekçilerine sevgiler

    YanıtlaSil
  2. sonar anketine göre, yolsuzluk ve rüşvet AKP yi fena vurdu
    ve tek başına olma iktidar olma şansını tamamen kaybetti
    gözün aydın türkiye

    YanıtlaSil