10 Haziran 2013 Pazartesi

‘Gülen cemaati medyasının tavrı duruma göre değişiyor'

Görüşlerini önce Star, ardından Ahmet Altan döneminde Taraf’ta paylaşan; Altan’ın istifasının ardından Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirilen Oral Çalışlar’ın Taraf’tan "editoryal bağımsızlığa müdahale" gerekçesiyle ayrılması üzerine gazetedeki köşesini kapatan Hidayet Şefkatli Tuksal, Mayıs ayının başından beri medyadan uzak. 

T24'ten Hazal Özvarış, muhafazakâr kesimi yakından tanıyan ve Türkiye’nin vicdan mahallerinden biri olan Hidayet Şefkatli Tuksal’in kapısını çaldı ve çarpıcı bir röportaj yaptı. Tamamını değil ama Gülen Cemaati ile ilişkili bölümünü buraya almak gerektiğini düşünüyorum... 

İşte Tuksal'ın Cemaat ve medyası ile ilgili olarak anlattıkları:

‘Gülen cemaati medyasının tavrı duruma göre değişiyor’ 

- Yaşananları yansıtmaması nedeniyle medya eylemciler tarafından eleştirildi. Muhafazakâr medya kategorisine konulan Zaman gazetesi ise süreçte farklı bir pozisyon aldı ve AKP’nin tavrına muhalif yayınlar yaptı. Sizce Gülen cemaati medyası süreçte Erdoğan’ın tutumuna karşı “dengeleyici” bir rol mü oynadı? 
Onları da anlamakta zorlanıyorum. Bu olayda bu tavrı koymuş olabilirler ama Kürtlerle barış meselesinde daha sertlik yanlısı durumdalar ve hükümetin PKK ile anlaşmasını hazmedebilmiş değiller mesela. Her zaman bu ilke üzerinden davransalar, dengeleyici unsur diyebilirdim, ama duruma göre değişiyor. Buna rağmen, yine de hükümeti eleştirilmesi gereken noktada eleştiriyorlarsa bunu artı olarak görmek lazım.

- Sizce cemaat kendi çıkarlarına uygun olduğunda mı demokratik?
Cemaatin genel hareket tarzı bir sorunu daha çok diplomasi yollarıyla çözmek, maceralara girişmemektir. Örneğin, AK Parti’nin dış politikası cemaate göre macera. Onlar, maceracılığın, denenmemiş yöntemlerin denenmesinin akılcı olmadığını söylerler, rasyonalisttirler. Bu yüzden de AK Parti’yi eleştiriyorlar. Ama bazen onlar da politik davranmak yerine ağırlık koyma siyasetini tercih edebiliyorlar.

- Hangi konularda sizce ağırlıklarını koyma yolunu tercih ediyorlar?
Değişiyor. Bazen “Türkiye’nin yararına olacaklar” konusunda kendi perspektiflerini göstermek için, bazen de bizzat kendi varlıklarıyla, çıkarlarıyla alakalı olabiliyor. Dolayısıyla tavırları değişebiliyor.

‘Gülen cemaati her alanda güçlenmeye çalışıyor’

- Sizce Gülen cemaatinin çıkarı ne? Türkiye’de her kesim güçlenmek üzerine siyaset yapıyor bence. Çünkü güçlü olmak aktörleşmeyi sağlıyor ve size alan açıyor, imkânlar sunuyor. Dolayısıyla ben cemaatin de güçlü, kalabalık olmayı önemsediğini düşünüyorum.

- Bu güç sadece dini içerikle mi sınırlı sizce?
Cemaat bu konuda çok rasyonalist çalışan bir grup. Her alanda güçlenmeye çalışıyorlar bence. Aslında bunu sadece Gülen cemaatiyle sınırlı tutmak da yanlış. Türkiye’de her grup güçlenme siyaseti yapıyor. Büyük küçük her grup, sağlık, medya, eğitim alanında kendi kurumlarını oluşturmaya çalışıyorlar.

Geçmiş dönemde illegal yapı olarak algılanan cemaatler şimdi sosyolojik bir tanıma kavuştu ve aralarında bir rekabet var. Bu rekabet ve var olma stratejileri üzerinden bir tür demokratikleşmenin gerçekleştiğini de söyleyebiliriz. Dini çoğulculuk diyebileceğimiz bir yapı görüyorum.

- Gülen cemaati kadınları nerede?
Temsil makamları dışında Gülen cemaati kadınları her yerde aktif olarak çalışıyorlar.

- Neden Gülen cemaatini temsil mevkiinde kadınlar yok? 
Gülen cemaatine mensup erkek denildiğinde verilecek cevap var mı?

‘Hocaefendi’nin ‘başörtüsü teferruat’ sözü travma yaşattı’


- Fethullah Gülen’in 28 Şubat sürecinde sarf ettiği “Başörtüsü teferruattır” sözleri Gülen cemaati kadınlarının gönlünü kırdı mı? 
Kırmadı çünkü bağlılıkları çok kuvvetli. Ama travma yaşadılar. Buna bizzat şahit oldum.

- Kırılmadılarsa, gerekçelendirmeyi nasıl yaptılar?
Bunu cemaatten gelen bir şey olarak görmediler. Türkiye’de yasaklar olmasaydı travma yaşamayacaklardı. Bunu bir yok etme operasyonuna karşı savunma operasyonu olarak karşıladılar, fedakârlık olarak gördüler. Ama bu fedakârlık, hayatta kolay karşılığı olan bir şey değil. Cemaatten bir arkadaşım başını açtıktan sonra saçları ağardı. Diğerleri sınıfla mescit arasında bir yaşama sıkıştı, mecbur olmadıkça açık alana çıkmadılar. Ama zaman içinde birçok şeye alışılıyor.

- Başörtülerini 28 Şubat döneminde bırakan cemaat mensubu kadınlar daha sonra yeniden örtündü mü? Travma bugün atlatıldı mı? 
Açık kalan da oldu, kapatan da. Travmayı atlattıklarını düşünüyorum. Ayrıca sadece cemaatten kadınlar da değil, pek çok kadın o dönem başını açtı ve birçok arkadaşımın göğsünde o dönemde kist çıktı.

- Gülen’in 28 Şubat döneminde Necmettin Erbakan’a dair dile getirdiği “istifa etmeli” sözlerini bugün sorguladığını GYV Başkanı Mustafa Yeşil aracılığıyla biliyoruz, ancak başörtüsüne ilişkin tavrına dair ne düşündüğü meçhul. Sizce kadınlar kendilerini başlarını açmak zorunda hissederken Gülen, “teferruat” açıklamasını yapmak zorunda mıydı?
Güç siyaseti böyle bir şey. Hocaefendi’nin 28 Şubat sürecinde televizyona çıkıp Erbakan aleyhine konuşması, askerlere karşı çok saygılı dil kullanması, Çevik Bir’e mektuplar aslında Gülen cemaatinin siyasi iş yapma yöntemleri hakkında fikir veriyor. Ama bahsettiğiniz sorgulamayı, sadece “İstifa et demekle hata ettik” diye algılamıyorum. Askere karşı bu kadar teslimiyetçi bir dil kullanılmasını sorunsallaştırmış olabilecekleri anlamına da geliyor bu…

‘Cemaatin güç siyaseti ‘doğru ve ilkeli davranma’yı yaralıyor’


- Bu güç siyaseti Gülen cemaatinin neleri feda etmesine sebep oldu sizce?
Totalde bunlar niçin yapılıyor? Cemaat, kurumları, gazetesi zarar görmesin diye yapılıyor. Kriz durumundan yara almadan çıkmak istiyorlar. Baktığınızda en azıdan başını açan öğrenciler okullarını bitirdiler, devletle karşı karşıya gelmeden yetişti o çocuklar. Burada cemaatin varlığı yara almıyor ama “doğru ve ilkeli davranma meselesi” yara alıyor. Onlar cemaatin toplam çıkarını bireysel çıkarların önünde tutan bir anlayışı önceliyor bu durumda.

- Sizce Gülen cemaati ilkeli bir cemaat mi?
Kendilerine göre ilkeleri olan bir cemaat diyebilirim…

- Bugün Gülen cemaat üyesi olmanın bir artısı, kazancı var mı?
Bilmiyorum, ama Anadolu’da “Devlet memurluğu garanti olsun diyorsan cemaatin okuluna git, yurdunda kal. Memur olman kolaylaşır” denildiğini bazı insanlardan duydum. Bu eğer gerçekse üye olmanın bir kazanç olduğu düşünülebilir. Ama cemaatten benim tanıdığım insanlar, maddi anlamda kazançtan çok kayıp olarak görülebilecek hayatlar yaşıyor. Parasını sürekli cemaate harcıyor, iyi okul bitirmişler gönüllü çalışıyor, kimsenin gitmek istemeyeceği bölgelere hizmet için gidiyorlar.

- Cemaatin bugün başörtüsüne bakışı ne?
Cemaatte bildiğim kadarıyla bu konuda bir kriz durumu yok. İsteyen başörtülü, isteyen açık…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder