20 Şubat 2013 Çarşamba

NTV'nin İsmail Beşikçi ile imtihanı

NTV Tarih dergisi ilk sayısından beri takip ettiğim bir yayın. BBC History ve Türkiye'deki öncülü Popüler Tarih dergisinin açtığı kulvarda, popüler ama bilimsel bir yayın çizgisi izliyorlar.

Piyasadaki benzerlerine göre farkı açık. Atlas Tarih'den daha bilimsel, Derin Tarih'ten daha akademik, Kürt Tarihi'nden daha geniş perspektiften bakıyor olaylara. Üstelik kendisine BBC Tarihi örnek alıyor ama çok daha yerli.

Derginin bu sayısında  (şubat 2013) ilginç bir röportaj / analiz var. 100 YILLIK ACILI GEÇMİŞİN ÇÖZÜLMEYEN SORUNLARI başlığı altında Kürt meselesini konunun önde gelen isimlerinden İsmail Beşikçi NTV'ye anlattı.



NTV Tarih dergisi Doğuş grubunun yayın çizgisinden hiç de uzak bir çizgi takip etmiyor aslında. Yayınları "bilimsel" ama grubun ideolojik çizgisi onları da sarıp sarmalıyor.

İsmail Beşikçi ise hem devlet ile hem de son zamanlarda PKK ile farklı konumlanan bir bilim insanı. Kürt sorunu üzerine düşünceleri nedeniyle 8 kez cezaevine girip çıktı. 17 yılı cezaevinde geçti. Yayınlanmış 36 kitabından 32'si Türkiye'de yasaklandı. 

NTV DAHA ÖNCE HİÇ DE İYİ BİR SINAV VEREMEMİŞTİ

Velhasıl-ı kelam Beşikçi'nin görüşlerine dergide yer vermek çok önemli. Ama NTV'nin Beşikçi ile sınavı geçmişte pek de iyi not almasını sağlamamıştı. 

Bundan 2 yıl önce, henüz "barış süreci"/"İmralı ile müzakereler" başlamamışken, NTV'nin o dönem en popüler ekran yüzlerinden biri olan Banu Güven İsmail Beşikçi'yi Banu Güven ile Artı isimli programına konuk etmek istemiş, gün boyu programın anonsları ekranda dönmüş, ancak saat 5:30 olduğunda yayına Güven'in eski bir programı sürülmüştü. 

TEKNİK AKSAKLIK DEDİLER İKİ GÜN SONRA EKRANA ÇIKARDILAR

Sarı Hoca'nın ne diyeceğini merak eden izleyiciler Zülfü Livaneli'nin banttan anlattıkları ile yetinmişti. Kulislerde fırtınalar koparken Beşikçi iki gün sonra ekrana çıkabilmiş, 10 Mart 2011 günü yayınlanan özel röportajın girişinde poşu benzeri bir şal takmış olan Banu Güven iki günlük rötarın nedenini "Ankara stüdyosundan canlı yayına bağlarken yaşanan bazı teknik sorunlar" diye açıklamıştı.  [Banu Güven'in Beşikçi ile röportajının tamamını buradan izleyebilirsiniz. ]

Tabi bu açıklama çok inandırıcı değildi. NTV gibi bir kanalın imkanları düşünüldüğünde yayını engelleyen teknik aksaklığın nasıl bir şey  olduğu  ve duyurusu yapılan bir programın iki gün ertelenmek zorunda kalması kafaları karıştırdı.

NTV İLK KEZ YAPMIYOR BUNU

Doğuş Grubunun hükümete yakın durma kararı alıp 12 Haziran seçimleri öncesi Can Dündar ve Mirgün Cabas, Çiğdem Anad gibi NTV'nin ağır toplarıyla birlikte 'erken' tatile gönderilmesi, ardından da 8 Temmuz 2011'de Güven'i kovması ile birlikte gerçekler de gün yüzüne çıkmaya başladı. İddialara göre Güven'in  'erken' tatile çıkartılmasının perde arkasında 2 Haziran'da Vedat Türkali'nin konuk olduğu program ve Leyla zana ile röpotaj yapmak istemesi yatıyordu.

Türkali, programda Öcalan'ı görmek istediğini belirterek, "12 yıldır hapsetmişler Öcalan'ı oraya. Hiç kimseyle görüşmüyor. Şimdi buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Selam ve sevgi benden Öcalan'a" demişti.

NTV Güven'in progrmaını tatile yollayıp arşivlerinden 2 Haziran tarihli programı da silmişti.

Peki ne değişmişti de 2 yıl önce ekrana çıkması yasaklanan, binbir rest ile mümkün olan İsmail Beşikçi NTV tarih sayfalarına konuk olmuştu?

MUHTEŞEM HAREM DÖNÜŞÜMÜ

Aslında NTV ve Tarih dergisi bu dönüşümü ilk kez yaşamıyor. Muhteşem Yüzyıl Show TV'de yayınlıdığı dönemde 11 Ağustos 2010'da Tarih Konuşmaları programında Fanteziden gerçeğe harem başlığı ile "gerçeği konuşacağız" denilerek harem konuşulmuştu. NTV Tarih yayın kurulundan Necdet Sakaoğlu da Harem gerçeğini anlattı.

4 Ocak 2012 tarihinde Muhteşem Yüzyıl'ın Star TV'de yayınlanmaya başlaması ile birlikte Doğuş Grubu bu tavrından çark etti.

29 Ocak 2012 gecesi NTV'de Tarih Konuşmaları programında Harem konusu, NTV Tarih yayın kurulundan Necdet Sakaoğlu'nun katılımıyla aynı derginin yazarı Ahmet Yeşiltepe'nin moderatörlüğünde yeniden konuşuldu. Diziye neredeyse imalar dışında hiç değinilmedi ama konuya bakış açısı değişmişti bir kere.

Aynı Necdet Sakaoğlu örneğin 17 Ocak 2011'de kendisini arayan Mine Şenocaklı'ya "daha telefonu açar açmaz, “Dizi üzerine konuşacaksak, hiç konuşmayalım” demiş... Şenocaklı'dan “Hocam, diziden değil ecdadımızın gerçek tarihinden konuşmak için arıyorum” yanıtını alınca söyleşiyi kabul etmişti.

SAKAOĞLU BİR KONUŞUYOR BİR KONUŞMUYOR

Halbuki aynı Sakaoğlu birkaç gün önce Milliyet Cadde'den Nil Kural'ın sorularını yanıtlamış ve şöyle demişti: "Hürrem ve Kanuni hakkında yazılanlar nedir? Yapanlar ne kadar uyabilmiş? Bunlar o kadar eksik ki, benim gibi tarih yazıp çizenler, şaşkınlıkla bakıyor. Diziye yapılan eleştirilerde de, dizide de tutarlı olan şey çok az. Örneğin dizide, Hürrem’in Topkapı’da çok günü geçmiş... Topkapı Sarayı’nın gösterilen salonlarının hiçbiri Kanuni döneminde yok..." 

Zaten bir süre sonra "elimizde belge yok" diyen ve daha önce Bu Mülkün Sultanları (Oğlak Yayınları, 1999) ve Osmanlı Sarayı’nın kadınları hakkında yazdığı  Bu Mülkün Kadın Sultanları (Oğlak Yayınları, 2008) adlı kitapları büyük ilgi gören  Sakaoğlu, Kanunî dönemini, kızı Mihrümah’ı ve Hurrem, Mahıdevran ve Gülfem adlı eşleriyle ilişkisini konu alan “Saadetim Yıldızı Sultanım”  isimli bir kitap yayınladı.[Sakaoğlu'nun Başbakan'ın eleştirisini çürütmek için Kanuni'nin seferleri ile ilgili yaptığı matematik işlemini okumak için ise buraya bakabilirsiniz.Sakaoğlu diziyle ilgili soruya şöyle yanıt veriyordu Radikal Kitap'taki röportajda: "Dizi eleştirilebilir, giyim kuşam mekânlar, konuşmalar... çok yanlışlar var. Ama o bir dizi. Yasaklamak, yargı yoluna gitmek doğru değil. Bir başkası çıkar daha doğrusunu yapar o seyredilir." 

DİZİ KÖTÜ GÖSTERİYOR DİYEN DERGİ DİZİYİ KAPAĞINA TAŞIDI

NTV Tarih dergisi de tıpkı NTV televizyonu ve Necdet Sakaoğlu'na benzer bir dönüşüm yaşadı. Dizinin Show TV ekranlarında olduğu ilk aylarda haremin dizide anlatıldığı gibi olmadığını, halvetin başka birşey olduğunu Necdet Saka'nın yazıları ile anlatmaya çalışan dergi, dizi kendi grubuna geçince bir anda reklama başladı.

Derginin çeşitli sayıları, Muhteşem Yüzyıl'ın Doğuş Grubuna geçmesinden sonra diziden yararlanan kapaklar ile çıktı. Örneğin 29. sayı Pargalı İbrahim  kapağında dizide İbrahim karakterini canlandıran Okan Yalabık'ın fotoğrafı yer alıyordu.

GRUP YÖN DEĞİŞTİRİYOR OLAN 
ERKEN ÖTEN HOROZA OLUYOR

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Doğuş Grubu rüzganın nereden estiğini takip eden ve ona göre tavır alan bir yayın çizgisi sergiliyor. Televizyon için de geçerli bu iddia, dergisi için de... İster Muhteşem Yüzyıl dizisi olsun, ister Kürt meselesi. İyi ilişkisini kaybetmek istemediği hükümet Kürt meselesinde tavır değiştirince Doğuş Grubunun yayın organları da tavır değiştirebiliyor. Olan ise Banu Güven gibi "erken öten horoz"lara oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder