21 Haziran 2011 Salı

Merkez mi, büyük mü, candaş mı?

Matbuat Basın derkeen... Medya. Bedii Faik'in 2001'de yayınlanan 4 ciltlik anılarının ismi -içeriğindeki tartışmalı konular bir yana- günümüzde yaşadığımız sıkıntıya bir nebze olsun ışık tutuyor.

Ayşenur Arslan'ın canlı yayında 'yandaş' dememek için çaba sarfettiği gibi söylersek 'Başbakan Erdoğan'ın okumaktan hoşlandığı gazeteler, izlemekten hoşlandığı televizyonlar' açısından mesele kolay. Onlara 'yandaş medya' diyoruz ve mesele onlar açısından çözülüyor.

Peki 'yandaş' diyemeyeceğimiz gazeteler/televizyonlar için hangi sıfatı kullanacağız?



Zor bir soru değil gibi görünüyor. Ama adlandırmak anlamanın önemli bir parçası...

CANDAŞ, YOLDAŞ...

Başbakan Erdoğan 25 Mayıs 2010'da yani bundan 1 yıl önce partisinin grup toplantısında şöyle demişti:
Bugüne kadar, malum medya dünyasındaki çevreler; AK Parti'ye destek veren bir medya grubu varsa, damgayı şöyle vuruyordu: Yandaş medya... Ama iki medya türedi şimdi. Candaş ve yoldaş medya.
Bu tanımlamada Candaş kim oluyor, yoldaş kim oluyor belli değil. Zaten işaret ettiği gazete/televizyonlar hangisi anlamak da kolay değil.

BÜYÜK MEDYA DERKEN?

Bir başka tanımlama da Ergenekon ile ilgili köşe yazılarını iki cilt kitap haline getiren Taraf yazarı Alper Görmüş'den... Büyük Medyada Ergenekon Haberciliği ismini verdiği kitapta büyük medya diye Milliyet, Hürriyet, Cumhuriyet gibi gazetelerin haberlerini analiz ediyor.

Görmüş'ün adlandırması çok daha 'büyük' bir yanlış içeriyor aslında. Medyanın büyük olması ne anlama geliyor belli değil, bunu bir yana bırakalım. Eğer Büyük olma durumu tiraja dayanıyorsa, en çok sattığını ileri süren gazete Zaman... Yani Alper Görmüş'ün kitabına isim olarak seçtiği büyük olma hali, sadece sayfa sayısına dayalı bir büyüklük olabilir.

YAYGIN MEDYA, MERKEZ MEDYA?

Ben Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde okurken, sık tercih ettiğimiz kavram 'yaygın medya' idi. Yaygınlık neye dayanıyordu pek emin değilim ama tiraja dayalı bir kavram olduğunu tahmin ediyorum. Ne de olsa dağıtım şirketleri tüm gazeteleri aynı şekilde Türkiye genelinde yaygınlaştırıyordu... O zaman da... Şimdi de..

Bir diğer tercih de Merkez Medya kavramıydı. Merkez olmayanlar islamcı medyaydı. Mehmet Ali Birand'ın itiraflarında tercih ettiği Laik medya ise doğal olarak merkezde oluyordu...

İYİ DE PEKİ NE DİYECEĞİZ?

Açıkçası tüm bu seçenekler altında ne diyeceğimize ilişkin hiç bir fikrim yok. İsteyen istediğini kullanıyor zaten. Lakin ortada bir karmaşa olduğu da kesin. Laiklik temel çizgisi olmaktan çoktan çıkmış, çok satmayan, gündemini belirleme özelliğini yitirmiş, kendini yeniden inşa edebilme imkanına sahip olamayan medyanın büyük, merkez, yaygın filan diye tanımlamak doğru değil...

Bence sırf bunun farkına varmak bile önemli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder