14 Haziran 2011 Salı

Aydınlık bunu hep yapıyor!

Gazetelerin birinci sayfaları sadece manşet ve sürmanşetindeki haberleri ve başlıklarıyla değil tasarımlarıyla da kendilerini okura göstermek, dikkat çekmek için kullanılır.

Bazıları görselliği önplana çıkartırken, bazıları başlıkların yalınlığı ile farkını ortaya koyar. Doğu Perinçek'in genel başkanı olduğu İşçi Partisi'nin yayın organı olan günlük
Aydınlık gazetesi ise siyaset ile gazetecilik arasındaki çizgiyi olabildiğince inceltmeye, gazete yerine siyasi bildiri yayınlamaya çalışıyor gibi görünüyor.

AYDINLIK DAHA ÖNCE DE YAPMIŞTI

Daha önce Libya'ya NATO ile beraber asker gönderme kararını
"MEHMETÇİK HAÇLI ORDUSUNA KATILAMAZ" yazan bir afiş gibi tasarlayan gazete bugün de seçimlerin ardından okuyucularını Atatürk'ün Bursa Nutku ile uyardı.




DEMOKRAT PARTİ'YE KARŞI KULLANILMIŞTI

Bursa'da şeriatçı bir grubun ayaklanması üzerine gençliğin sessiz kalmasını eleştiren Mustafa Kemal, Bursa Nutku diye anılan konuşmayı yapmıştı. 1950'lerde CHP'nin yayın organlarında Demokrat Parti'nin seçim zaferine karşı bir uyarı olarak yayınlanan Bursa Nutku, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti ve devrimleri gençliğe emanet ettiği bir konuşmaydı.

HALKA İSYANA TEŞVİK'TEN YASAKLANMIŞTI


Halkı isyana teşvik ettiği için yayınlanması 1950'lerde yasaklanan
ve yayınlayan Ulus gazetesine davalar açılan Bursa Nutku bugün Aydınlık'ın birinci sayfasında işte böyle yayınlandı.

BURSA NUTKUNDA NE DENİLİYOR?

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!


Aydınlık gazetesinin geçmişi ile ilgili uzun bir analiz ise başka bir yazının konusu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder