26 Aralık 2012 Çarşamba

Babahan Darbeler Komisyonunda nasıl günah çıkarttı?

Babahan'ın medyatik incilerine değinince, bunları da hatırlamadan olmaz...

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, PKK terör örgütü üyesi Şemdin Sakık'ın, Mehmet Ali Birand ve Cengiz Candar'ın isminin de geçtiği ''Sahte ifadesi'' ile ilgili haberi manşet yapan Ergun Babahan'ı 19 Ekim'de görüşlerine başvurmak için çağırmıştı. 

Sabah Gazetesi eski Genel Yayın yönetmeni Zafer Mutlu komisyonda, ''Şemdin Sakık ifade vermiş. Birand ve Çandar'a para verildiğini söylüyor. İkisi de o dönemde bizde çalışıyordu. Deli saçmasıydı. Ertuğrul Özkök'ü aradım. 'Allah aşkına girme' dedim Sonra benim yerime Ergun Babahan'ı (Dönemin Sabah Gazetesi yöneticisi) aramış, "Uğur Dündar'a da gitti o veriyor" demiş. Akşam bangır bangır haber sunuldu'' demişti.

25 ve 26 Nisan 1998 günü Sabah ve Hürriyet Gazetelerinde ''Korkunç ifşaat-Dehşet itiraflar'' başlığı ile ifadesi yayınlanmış ve gazetede şunlar yazılmıştı:


"Basın mensupları içinde de örgütün parayla yazdırdığı ya da konuşturduğu çok ünlü kişiler bulunmaktadır. Bazılarını da parayla satın alabileceğini düşünür. Bunlara örgütte eyyamcılar denir. Doğu Perinçek ve Mehmet Ali Birand'ın Öcalan ile görüşmesi ona Türk basınında kapıların açılmasına neden olmuştur. Öcalan bana, para karşılığında yazanlar arasında Mahir Kaynak, Mahir Sayın, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand ve Yalçın Küçük'ün isimlerini söyledi. Ayrıca, Milli Gazete ile Akit Gazetesi'nin de PKK aleyhine yazmayacaklarına dair söz verdiklerini söyledi. Bunlarla bir nevi ortak düşmana karşı antlaşma yapıldığını söyledi. Öcalan, para ile satın aldıkları Türk gazetecilerden söz ederken, 'Kürt ve Türk tarihi hainlerle doludur' dedi.''

KOMİSYONA GİTTİ GÜNAH ÇIKARTTI 

Peki Babahan TBMM Komisyon'unda sorulan sorulara ne yanıt verdi? 

28 Şubat sürecinde Sabah Plaza'da halktan kopuk bir yaşam sürdüklerini belirterek, ''Barı, havuzu olan plazamızda aşırı tüketimin neden olduğu kendini beğenmiş bir gruptuk. Saat 3'te işi bitirir, 7'ye kadar tavla oynar, bir an önce eğlenceye katılırdık'' dedi.

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 28 Şubat süreciyle ilgili olarak dönemin Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci Ergun Babahan'ı dinledi. Babahan, o dönemlerde kolay bir gazetecilik yaptıklarını belirterek, Ankara'daki bir gazetecinin herhangi üst düzey bir komutanla yaptığı görüşmenin gazetede manşet yapıldığını, daha nitelikli zor bir habercilik gayesi güdülmediğini ifade ederek, gerçeklikten büyük ölçüde koptuklarını anlattı.

"HALKTAN KOPUK YAŞAM SÜRERDİK"

Babahan, hayatı Sabah Plaza'daki yaşamdan ibaret sandıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Halktan kopuk bir yaşam sürerdik. Barı, havuzu olan plazamızda aşırı tüketimin neden olduğu kendini beğenmiş bir gruptuk. Saat 3'te işi bitirir, 7'ye kadar tavla oynar, bir an önce eğlenceye katılırdık. Yıllarca otobüsle gidip gelmiş insanlarken, lüks evlerimiz, lüks arabalarımız oldu. Antep'e, Kayseri'ye, Denizli'ye gitmemiştik. Oralara 2002'den sonra gidip gelmeye başladım. Ben bu özeleştirileri 2002'den sonra yapmaya başladım.''

"ANDIÇ HABERİNDE BENİM DE SORUMLULUĞUM VAR"

Türkiye'deki bütün darbelerin ABD destekli veya onaylı olduğuna işaret eden Babahan, 28 Şubat'ta ABD'deki Yahudi lobisinin ve İsrail'in antidemokratik çevrelere çok ciddi etki ve desteğinin bulunduğunu kaydetti. O dönem Sabah gazetesinin ''Paşa paşa imzaladı'' gibi manşetlerle Refahyol hükümetine karşı daha sert tavır almaya başladığını belirten Babahan, kendi yazarlarını da töhmet altında bırakan Andıç haberinde, kendisinin de sorumluluğunun bulunduğunu ifade etti. 


BABAHAN'IN KOMİSYON'DAKİ AÇIKLAMALARININ TAMAMINI İSE ŞÖYLE:
Ergun Babahan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder