9 Temmuz 2013 Salı

Türkiye'nin en büyük medya patronu Yalçın Akdoğan mı?

Cüneyt Ülsever Odatv'deki yazısında ilginç bir Yalçın Akdoğan analizi yapıyor. Halen Başbakan Erdoğan'ın başdanışmanı ünvanını taşıyan, Ankara Milletvekili ve Star'da kendi imzasıyla, Yeni Şafak'ta ise Yasin Doğan müstear ismiyle yazan Yalçın Akdoğan'ın Türkiye'nin en büyük medya patronu olduğunu ileri süren Ülsever bir zamanlar yer aldığı Hürriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni ve Ankara Temsilcisini de çarpıcı bir dille eleştiriyor. 
İşte Ülsever'in kaleminden Yalçın Akdoğan: 

Akdoğan’ın Enis Berberoğlu, Metehan Demir (ben iyi bildiklerimi yazıyorum ancak sayı çok yüksek) gibi gazetecileri etkisi ve hatta emri altına almakta usta olduğunu inkâr edemem.
 Ancak, “Akdoğan projeleri” Hürriyet, Milliyet gibi en etkin gazeteleri etkisizleştirmiş, koskoca Sabah’ı kendisine benzetmiştir. Aydın Doğan, Ferit Şahenk, Turgay Ciner’i iğdiş etmiş, ellerindeki TV ve gazeteleri emir kulu haline getirmiştir.
Ancak, bu gazetelerin hiçbiri RTE propagandası yapmakta başarılı değiller.
RTE’ye bir hayırları dokunmamaktadır.
Hatta “Gezi Direnişi” sırasındaki vurdumduymazlıkları sadece kendilerine değil, RTE’ye de negatif puan yükledi.
Yalçın Akdoğan’ın “propaganda başarısı”nın ölçümü AKP oyları içindeki ANAP, DYP, MHP kökenli “mütedeyyin” oyları medya üzerinden nasıl etkilediğidir.
Star, Yeni Şafak, Zaman türü gazeteler ve izdüşümü televizyonlar zaten AKP’nin kilit oylarına hitap ediyor.
Akdoğan yukarıda saydığım ana akım medyayı korkutarak/dışlayarak/iğdiş ederek değil, özendirerek/ikna ederek/kazanarak AKP’ye “istikrar” uğruna oy veren ama cumhuriyet değerleri ile muhafazakâr değerleri bir arada sahiplenen kitleye hitap edebilirdi.
Bugün ana akım medyadan intikam alma uğruna bunların itibarı yerle bir edildi.
Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Kürşat Bumin gibi AKP’ye büyük kredi açmış “etkin gazetecileri” Nagehan Alçi, Rasim Ozan Kütahyalı, Pelin Batu türü donanımsız/ itibarı şüpheli/ böğürmeyi fikir üretimi zanneden kişiler ile ikame etmeye kalkarsanız zamanında Turgut Özal’a, Süleyman Demirel’e, hatta Alpaslan Türkeş’e oy vermiş; yaşadıkları geçmiş itibari ile kavganın her türlüsünden çekinen, daima orta yolda yürümek isteyen kitleleri yavaş yavaş kaybedersiniz.
Propagandanın en temel prensibi:
“Kendinden olmayanı kazanmak/ kendinden kopmaya müsait olanı yitirmemektir!”
Yalçın Akdoğan’ın medya projeleri RTE’ye artık zarar vermektedir, bu zarar “Gezi İsyanı” sonrası misli ile büyüdü.
AKP’ye oy veren mütedeyyin kitle her geçen gün RTE’nin hiddetinden daha beter çekinir hale geliyor.
O kitleyi sakinleştirebilecek ana akım medya çoktan güvenirliğini kaybetti. Yine o kitleyi sakinleştirebilecek AKP’ye de uzun süredir kredi açmış gazeteciler de kaybedilince esas kaybeden RTE oluyor! Bu kitle “böğürenlere” itibar etmez.
AKP bir an evvel kendisine oy veren kitle üzerinde “propaganda hünerlerini” ölçen bir araştırma yaptırsın! Bu araştırma RTE için hayat-memat meselesi olabilir!
(...)
Akdoğan’ın yarattığı “medya modeli” tabii ki Türkiye’ye büyük zarar vermiştir. Türk medyası kendisini uzun yıllar toparlayamayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder