1 Aralık 2011 Perşembe

Dersim Özrü'ne gecikmiş bir hatırlatma...

Türkiye tarihinde ilk defa toplumsal bir trajedi için resmen özür dilendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 23 Kasım günü partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada Dersim’de yaşanan olaylarla ilgili olarak, “Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum” dedi.

Bundan tam 41 yıl önce, 7 Aralık 1970 günü Varşova gettosu anıtında, Polonyalı yahudileri katleden Alman Devletinin Başbakanı Willy Brandt -kendisi Nazi olmadığı halde- diz çökerek özür dilemişti.

Doğrusu ya, Erdoğan'ın Dersim için özür dilemesi ne kadar siyasi malzeme amaçlı olursa olsun, ne kadar dayanaklarından yoksun olursa olsun, ne amaçla olursa olsun bir özürdür, üstelik devlet adınadır.

Buraya kadar yazdıklarım özür olayının bir boyutu... Erdoğan'ın hanesine bir artı olarak eklenecek olumlu boyut. Peki ya olumsuz olanlar?..

Medya ile ilgili değil gibi görülebilir ama... Hatta gecikmiş ve küçük bir ayrıntı belki... Dersim'de yaşananlar için özür dileyen Başbakan'ın çok kısa bir süre önce yine gündeme gelen Dersim tartışmalarıyla ilgili tavrını hatırlamakta fayda var.


BAŞBAKAN'DAN "MERT MİDİR NAMERT MİDİR" ÇIKIŞI
"Bir bayan gazeteci köşe yazıları yazıyor, zaman zaman televizyonlarda da yorumlar yapıyor. Son yıllarda kendini kaybetmiş şekilde AK Parti'ye karşı kin kusuyor.
Ben medya vasıtasıyla da bunun iyi değerlendirilmesini istiyorum. PKK'nın yayın organına açıklama yapıyor, 'aslında zor ve yol politikaları her zaman beraber gidiyor' ifade bu. Neymiş 1935 yılında Dersim katliamı öncesinde, buraya yapılacak harekat için yol inşa edilmiş. AK Parti'nin duble yollarını da işte bu şekilde yorumluyor. Söylemek istediği şu; güya biz duble yolları, bölünmüş yolları Dersim'de olduğu gibi kolay harekat yapılsın diye inşa ediyormuşuz. Açık açık söylüyorum, bu mertlik değil, namertliktir. Böyle bir izansızlık, densizlik olur mu? Yol medeniyettir."
Bu sözleri 3 Haziran günü Konya'daki Mitingde söylemişti Başbakan Erdoğan. Gerekçe Nuray Mert'in 26 Mayıs günü katıldığı  Avrupa Parlamentosu’nda yapılan Dersim Konferansı’nda, “duble yollar” ile Dersim Katliamı öncesi imar politikası arasında paralellikler kurmasıydı. Bu konuşma Fırat Haber Ajansı tarafından haberleştirilmiş ve Türkiye medyasında da kendisine yer bulmuştu.

ZOR İLE YOL POLİTİKALARI HEP BERABER GİDİYOR

Nuray Mert, Mayıs’ın ilk haftasında bir gazetedeki yazıda yer alan “Artık zor dönemi bitti yol dönemi başladı” şeklindeki değerlendirmeye dikkat çekerek, “Aslında yol ve zor politikaları her zaman beraber gidiyor” demişti. Dersim Katliamı’nda “zor, şiddet ve imar politikasının nasıl birlikte gittiğini” hatırlatan Mert, “Benzetmek gibi olmasın, bunun ardından katliam gelecek manasında değil. 1935’te ilk raporlarda hep yol inşa edilmesinden bahsedilir, çünkü buraya yapılacak harekat için yol lazım. 1935’teki gibi bir katliamı andıracak olmasından değil ama şu anda o bölgedeki şiddet politikalarının da alt yapısı oluyor, o paralelliği hatırlatmak için” şeklinde konuşmuştu.

Başbakan Erdoğan Dersim daha önce gündeme geldiğinde "özür dilemeyi" aklından bile geçirmemişti eminim. Siyasi bir manevra olarak günü geldiğinde özür dileme başarısı politik tavrını ortaya koyan bir yaklaşım.

ERMENİLERDEN DE ÖZÜR DİLER Mİ?

Bu özür dilemenin, 1915 olayları ile ilgili beklenti doğurduğu da ortada. Kendi kişisel fikrim Tehcir'de yaşananlar için Başbakan Erdoğan'ın özür dilemeyeceği şeklinde. Çünkü Dersim (Zaza kökenleri nedeniyle) Kürt Ulusal Hareketi için dahi bir farklılığa işaret ediyor.  Dersimlilerden dilenen özür fiili olarak bir şeye tekabül etmiyor aslında. Halbuki Ermeni Tehciri, halen dünyaya dağılmış 6,3 ile 12 milyon arasında (Türkçe Wikipedi'ye göre 6,3 ile 10 milyon dünya üzerindeki Ermeni nüfusu, İngilizce Wikipedi ise 8 ila 12 milyon arasında diyor) Ermeniyi ilgilendiriyor.

Başbakan Erdoğan'ın bir sivil toplum hareketi olarak doğan "Özür Diliyorum" kampanyası için söyledikleri de bu düşüncemi doğruluyor zaten.  Erdoğan, Ermenilere karşı herhangi bir suç işlenmediğini ve işlenmeyen suç için de özür dilenmeyeceğini belirtti.["Erdoğan'dan aydınlara tepki", Akşam. 21.12.2008]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder